Yapay Zekâ: Kapitalizmin Kurtuluşu mu Yoksa Başka Bir Balon mu?

Asıl mesele, 2008’den bu yana kapitalizmin tüm gidişatının düşüşte olmasıdır. Yeni teknolojiler bu seyri engelleyemez, aksine sistemin altında yatan çelişkileri daha da şiddetlendirme eğiliminde olacaktır. Dünya pazarındaki mevcut kapasite fazlası durumu (yani aşırı üretim krizi) göz önüne alındığında, verimliliği arttırmak için yapay zekâya yapılacak gerçek yatırımlar bile (salt spekülasyonun aksine) bu krizi daha da ağırlaştıracaktır.

(Yazar)
(Çevirmen)

Giriş

Kapitalistler yapay zekâya milyarlar akıtıyor, yapay zekânın yaratacağı ekonomik canlanma karşısında ağızlarının suyu akıyor ve yeni altına hücumdan pay kapmak için hevesliler. Ancak kapitalizmin temel çelişkileri için teknolojik bir çözüm yok ve yatırım yapma partisini kaçınılmaz olarak bir akşamdan kalmışlık izleyecektir.

NFT’ler1 ve kripto paralarla ilgili son teknoloji heveslerinin aksine (ki bunlar spekülasyondan başka bir işe yaramamaktadır), yüz tanımadan dolandırıcılığın önlenmesine ve tedarik zincirlerinin düzenlenmesine kadar pek çok uygulamada kullanılan yapay zekânın gücüne dair şüphe yok. Yeterli zaman ve araştırma sağlandığında, gelecekte, yapay zekâ (YZ) için çok daha etkileyici uygulamalar olası.

Ancak, piyasanın anarşisi yeni teknolojilerin tam potansiyellerine ulaşmasını engelliyor. Dahası, kapitalizm derin bir kriz içinde: Bir canlanma için gerekli koşullar mevcut değil ve YZ bunları yaratamaz. Hâkim istikrarsızlık eğilimi, YZ’nin ütopik büyüme ve refah hayallerini gerçekleştirmek yerine, bir avuç insanı zenginleştirme, aşırı üretimi şiddetlendirme ve çoğunluğun yaşam standartlarını kötüleştirme eğiliminde olacağı anlamına gelmektedir.

Piyasanın anarşisi yeni teknolojilerin tam potansiyellerine ulaşmasını engelliyor. Dahası, kapitalizm derin bir kriz içinde: Bir canlanma için gerekli koşullar mevcut değil ve YZ bunları yaratamaz.

Son Çılgınlık

Ekonomi hâlâ can çekişirken, egemen sınıf her türlü kurtuluş umuduna sarılıyor. Üretken yapay zekânın2, özellikle de ChatGPT gibi büyük dil modellerinin3 (LLMler) etkileyici ilerlemeleri, sermayenin bazı stratejistleri tarafından dualarının karşılığı olarak görülüyor.

Çok uluslu strateji ve yönetim danışmanı McKinsey yapay zekânın dünya GSYİH’sine yıllık 4,4 trilyon dolar ekleyebileceğini tahmin ediyor. Bu, İngiltere’nin 2023’teki GSYİH’sinden (gayri safi yurt içi hasıla) daha fazla. Bu arada Goldman Sachs, YZ’nin dünya GSYİH’sinde yüzde 7’lik bir büyüme (yaklaşık 7 trilyon dolar) sağlayabileceğini ve 10 yıl içinde verimlilik artışını yüzde 1,5 puan artırabileceğini öngörüyor. YZ’nin henüz emekleme aşamasında olduğu düşünüldüğünde, bu kadar etkileyici rakamlara nasıl ulaştıkları belirsiz.

Bununla birlikte, Microsoft CEO’su Sundar Pichai’nin geçen yıl [2023] yapay zekâyı ateşin keşfine denk olarak tanımlamasıyla YZ son aylarda durmaksızın abartıldı! Microsoft’un OpenAI’nin (ChatGPT’nin arkasındaki şirket) en büyük yatırımcısı olduğu düşünüldüğünde, Pichai’nin modern bir Prometheus gibi davranması muhtemelen şaşırtıcı olmayabilir.

ABD’nin pazar üstünlüğünü korumak için Çin ile mücadele etmesi ve Birleşik Krallık’ta Tory hükümetinin büyük üretici platformları, Avrupalı rakiplerinden daha gevşek düzenlemelerle cezbetmeye çalışmasıyla devletler de YZ’ye yoğun ilgi gösteriyor.

Ayrıca, bu yılki [2024] Dünya Ekonomik Forumu “yapay zekâ humması” ile kavruldu. OpenAI CEO’su Sam Altman konferans sahnesine çıktı, büyük teknoloji firmaları “YZ: Nihai İcat” gibi mütevazı başlıklı seminerlere ev sahipliği yaparak Davos gezinti alanına hâkim oldu. 

This year’s World Economic Forum was gripped by ‘AI fever’ / Image: World Economic Forum, Flickr
Bu yılki [2024] Dünya Ekonomik Forumu “yapay zekâ humması” ile kavruldu / Görsel: World Economic Forum, Flickr

Tüm bu ilgi bir yatırım bolluğuyla sonuçlandı: YZ şirketleri ve YZ’ye yakın olan şirketler, artık yeni tek boynuzlu atların (1 milyar doların üzerinde değere sahip şirketler) yüzde 60’ını oluşturuyor. OpenAI açık kaynak iddiasını terk ederken, Microsoft’tan 10 milyar dolarlık nakit aktarımını kabul etti ve kâr amacı güden bir bölüm açtı. 2023’te YZ ile ilgili girişimler 50 milyar dolar topladı.

OpenAI’nin 100 milyar dolarlık (zaten Nisan 2023’te değerinin üç katında olan ve şu anki 86 milyar dolardan da öte)  bir değerleme arayışında olması ve risk sermayesi ile dolup taşan yüzlerce küçük operasyonun da değerlemelerinin ani yükselişlerini görmesiyle, YZ şirket hisseleri canlandı. Bir bütün olarak yapay zekâ pazarının değeri (Nvidia gibi temel çip üreticilerini saymazsak) 300 milyar doların üzerinde değerleniyor. İlk bakışta, YZ talih kuşunun sonu yok gibi görünüyor.

Pazarın Sınırları

Ancak yapay zekâ şimdiden pazarın sınırlarına dayanmış durumda. Patırtıya rağmen, yukarıda bahsedilen YZ şirketlerinin hiçbiri kârlı değil. Aslında, YZ modellerini oluşturmanın ve çalıştırmanın muazzam maliyeti, OpenAI gibi şirketlerin büyük meblağlar kaybettiği ve rekabette öne geçmek için daha sofistike modellere yatırım yaptıkça daha da fazla kaybetmeyi bekledikleri anlamına geliyor.

Microsoft, Google ve Apple gibi YZ alanındaki büyük yatırımcılar bu durumu aşmak için mikroçiplerdeki yeniliklere bel bağlıyor. Bu durum özellikle yapay zekâ için gerekli işlemci bileşenleri üzerinde fonksiyonel bir tekele sahip olan ABD’li çip üreticisi Nvidia’ya yaradı. Şirketin hisse senedi fiyatı geçen yıl yüzde 207 oranında arttı ve şu anda Wall Street’in piyasa değeri açısından en değerli üçüncü şirketi konumunda.

Peki kapitalistler bu çığır açan (ve pahalı) yeni teknolojiyi nasıl kullanıyor? Forbes’e göre yapay zekânın işletmeler tarafından en yaygın kullanımı, müşteri hizmetlerinde çalışan insanları, yıllardır var olan sohbet robotlarıyla ikame etmek şeklinde. İkinci sırada ise spam e-postalar oluşturmak var. Özellikle, LLM’leri çalıştırmak için harcanan toplam masraflarıyla birlikte düşünürsek, bu durumda, YZ hisselerinin havaya uçan değerlemelerini neye yasladığını görmek zor. Hayal kırıklığına uğramış bir yöneticinin ifadesiyle, bu durum pizza dağıtmak için Ferrari kullanmaya benziyor.

Hızlı para kazanmanın ve çok sayıda saf yatırımcının olduğu yerde, değerli hiçbir şey üretmeyen çok sayıda dolandırıcı vardır. / Görsel: Orijinal kaynağın çalışması

Yapay zekâ, en azından şimdilik, örneğin tamamen otonom arabalar gibi gerçekten oyunun kurallarını değiştiren uygulamalar için onu çok güvenilmez kılan tuhaflıklardan ve halüsinasyonlardan4 kurtulamıyor gibi görünüyor. Kodlama ve çeviri gibi YZ’nin hızla ilerlediği alanlarda bile hata yapmaya yatkın kalması ve insan gözetimi gerektirmesi, insanüstü “Yapay Genel Zekâ” (YGZ)5 vaatleriyle kazanılan yatırımcıları hayal kırıklığına uğratıyor. Bu makale baskıya girerken [Şubat 2024], ChatGPT “Spanglish” (İspanyolca ile karışık bozuk İngilizce) dilinde konuşarak ve kullanıcıları tehdit ederek sapıtıyordu.

Ve tıpkı her spekülatif balonda olduğu gibi, hızlı para kazanmanın ve çok sayıda saf yatırımcının olduğu yerde, değerli hiçbir şey üretmeyen çok sayıda dolandırıcı vardır.

Kapitalizm aşırı üretimle boğuşurken, kârlı bir şekilde yatırım yapmak için reel ekonomide sınırlı fırsat vardır. Bu nedenle kapitalistler kendilerini zenginleştirmek için kısa vadeli hevesler üzerine kumar oynamaya eğilimlidir. Teknoloji endüstrisi pandemi sırasında bir spekülasyon batağıydı ve tek başına kripto para piyasası ucuz kredi ve teşvik parasıyla desteklenerek 2021’de altı kat artarak 3 trilyon  dolara ulaştı. Her iki para kaynağı da hükümetler enflasyonu ve devlet borcunu dizginlemeye çalıştıkça tükeniyor. Kripto/NFT çılgınlığı ölüp gömüldükten sonra, teknoloji vurguncuları (hiçbir şey öğrenmemiş olarak) binecekleri yeni bir tren arıyorlar. CNBC bile, ironi yapmadan, Davos’ta yapay zekânın “yeni havalı çocuk olarak kriptoyu bir kenara ittiğini” bildirdi.

2019 yılında Avrupa’da yapay zekâ şirketi olarak sınıflandırılan 2.830 startup şirket üzerinde yapılan bir araştırma, bunların yüzde 40’ının yapay zekâyı “maddi bir şekilde kullanmadığını”, sadece fon sağlamak için bir moda sözcük olarak kullandığını ortaya koydu. Diğerleri ise ChatGPT gibi mevcut platformlara basitçe yeni bir arayüz ekleyen, yani eski şarabı yeni şişelere koyan “hafif sarmalayıcı” girişimler. Tüm bu şirketler ve yatırımcıları gelgit çekildiğinde açıkta kalacaklar.

Güvenilirlik eksikliği ve yüksek işletme maliyetleri, erken dönem yapay zekâ başarı hikayelerinin çöküşüne katkıda bulundu. Örneğin Olive AI, özel sağlık sektöründe hasta kayıtlarını yönetmek ve analiz etmek için tasarlanmış bir platformla 2020-2023 yılları arasında 1,5 milyar dolar topladı. Ancak aşırı pahalı olduğu ve yeterince güvenilir olmadığı kanıtlandı ve büyük kayıplara neden oldu. Silikon Vadisi devleri pazarı köşeye sıkıştırırken, daha küçük girişimler yatırımcılarının milyarlarca dolarını da yanlarına alarak dalında solmaya başladı. Bu, gelecek şeylerin bir habercisi.

Bir de hükümet düzenlemelerinin ve yasal işlemlerin yarattığı giderek artan tehdit var. AB, bazı “yüksek riskli” uygulamaları yasaklayan ve diğer uygulamalara sınırlamalar getiren dünyanın ilk “yapay zekâ düzenleme yasasını”6 kabul etti. Diğer hükümetlerin de buna ayak uydurması yatırımcıları ürkütecektir. Aynı zamanda, ChatGPT modelini “milyonlarca” New York Times makalesi üzerinden eğittiği için New York Times‘ın OpenAI’den milyarlarca tazminat talep ettiği dönüm noktası niteliğinde bir intihal davası devam ediyor.  Şu anda artık, kullanılanlar, hemen hemen hiçbir değiştirilmiş biçimde geri çıkarılamaz. Bir anlaşmaya varılması hukuki bir emsal teşkil etmesinden daha muhtemel olsa da, ChatGPT’nin eğitim verilerine ücretsiz erişiminin kesilmesi sohbet robotunu sekteye uğratacak ve tüm yapay zekâ ortamını sarsacaktır.

Dot-Com’un Yankıları

Yapay zekâ kalıcı olacak, ancak öyle ya da böyle, acı verici bir düzeltme kapıda. Sermaye stratejistleri 2000’li yılların başındaki Dot-com balonu7 ile bir benzerlik kurdular. Business Insider‘ın yazdığı gibi:

 “Borsa geçen yıl ekim ayında dibe vurduğundan bu yana kutlamalar yapıyor – ve hisseleri tırmanan ve başı çeken ağırlıklı olarak teknoloji. Bu daha önce de yaşanmıştı: 1990’ların sonunda piyasalar bir İnternet furyası dalgasına kapılmış, ancak balon patladığında çökmüştü.”

Bu olay gerçekleştiğinde yüzlerce firma çöktü ve 5 trilyon dolar yok oldu. Google ve Amazon gibi hayatta kalan şirketler rekabeti silip süpürdü ve hâkim konuma geçti. Yakın zamanda JPMorgan da yapay zekâ balonu konusunda alarm zillerini çaldı ve mevcut durumu 2000’lerin başındakine “ürkütücü derecede benzer” olarak nitelendirdi.

“İlk 10’un mevcut seviyelerini bir balon olarak nitelendirmekte tereddüt etsek de, Dot-com dönemindeki İlk 10’un ortalamanın çok üstü kazanç gelişmeleriyle desteklenmiş olduğu aşikar” sonucuna varıyorlar. Açık bir ifadeyle, bu, borsadaki en büyük 10 şirketin 24 yıl önceki benzerlerine kıyasla daha fazla değerlendiği ve yatırımcılarına daha düşük getiri sunduğu anlamına geliyor.

Balonlar, NFT’ler gibi özü itibariyle kıymetsiz olan metalar üzerindeki spekülatif tırmanışlarla sınırlı değildir. Balonlar, kapitalist üretimin anarşik doğasının ayrılmaz bir parçasıdır. Gelecek vaat eden her yeni piyasaya her zaman kontrolsüz bir yatırım akını olur ve buna reel ekonominin dalgaları üzerinde yüzen bir hayalî sermaye8 köpüğü eşlik eder. Spekülatörler büyük bir getiri elde etmeye çalışırken hisse senetleri, menkul kıymetler ve türevler el değiştirir. Bu spekülatörler piyasa doygunluğa ulaştığında, sermaye geri çekildiğinde ve balon patladığında bu varlıkları elinde tutan “büyük enayi” olmayacaklarını umarlar.

Birkaç kapitalist (şans eseri, gerçekten faydalı ürünler sunarak ya da bu ikisinin bazı oranları olarak) büyük kârlarla ayrılırken, çoğunluk kayalıklara çakılır. Aynı şeyi sadece Dot-com balonunda değil, 1840’lardaki demiryolu çılgınlığında9 da gördük. Marx’ın Kapital’in 3. cildinde anlattığı gibi, aşırı yatırım demiryolu hisselerinin değerini fazlasıyla şişirmiş, hisse fiyatları çöktüğünde düzinelerce küçük şirket (birçoğu tek bir parça bile ray döşememişti) silinip gitmiş, ortalık yatıştıktan sonra geriye birkaç hâkim firma kalmıştı.

Yapay zekânın altına hücumunun genel sonucu, diğer balonlarda olduğu gibi, sermayenin daha da yoğunlaşması ve büyük tekellerin ekonomi ve hayatlarımız üzerinde daha fazla hâkimiyet kurması olacaktır.

Yapay zekânın arkasında kesinlikle kazananlar olacaktır. Büyük olasılıkla bunlar, yapay zekânın arkasındaki karmaşık ve maliyetli teknolojiyi inşa etmek ve yönetmek için sermaye, uzmanlık ve kaynaklardan yararlanan mevcut büyük teknoloji firmaları olacaktır. “Muhteşem Yedili” olarak adlandırılan şirketler (Meta, Microsoft, Nvidia, Apple, Alphabet, Amazon ve Tesla) şimdiden yapay zekâ alanında mutlak hâkimiyet noktasına ulaşmış, daha küçük rakiplerini ezmiş ya da yutmuş ve Şubat ayında S&P 500’ün tamamındaki kazançların yaklaşık yarısını oluşturmuştur.

Yapay zekânın altına hücumunun genel sonucu, diğer balonlarda olduğu gibi, sermayenin daha da yoğunlaşması ve büyük tekellerin ekonomi ve hayatlarımız üzerinde daha fazla hâkimiyet kurması olacaktır.

Ancak, görece bir canlanma dönemi olan 2000’li yıllarla arada büyük bir fark var. Kapitalizm bugün organik bir kriz halinde ve dünya ekonomisi resesyonun10 eşiğinde: Patlayan bir yapay zekâ balonu onu uçuruma sürükleyebilir. Küçük bir avuç kapitalist bu durumdan güçlü bir şekilde çıkabilir, ancak sistemin bütünü için sonuç daha fazla kaos ve istikrarsızlık olacaktır.

Verimlilik Bulmacası

Yine de egemen sınıfın bir bölümü, yapay zekânın verimliliği artırarak resesyonun önüne geçmekte yardımcı olacağı ve böylece büyümeyi teşvik edeceği konusunda umutlu. 2000’li yıllarda kapitalistlerin, dijital şirketlerin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez “baş döndürücü” bir ekonomik büyüme ve “tam istihdam” ile sonuçlanacağı “yeni bir paradigma” ile övündüklerine dikkat çekiyoruz. Hiçbiri gerçekleşmedi.

Ve bize uzun zamandır otomasyonun bir verimlilik patlaması yaratacağı vaat ediliyordu. Ancak 2012’den bu yana, otomasyona yapılan tüm yatırımlara rağmen, küresel olarak saat başına üretimdeki büyüme, önceki on yılda yüzde 2,3 iken, yılda ortalama sadece yüzde 0,3 oldu. Bu verimlilik paradoksu, kapitalizmin tüm tarihsel meşruiyetinin sorgulanmasına neden olmaktadır.

Bu çelişki, teknolojinin, kâr sisteminin kısıt ve engelleri içinde kullanılıyor olmasıyla açıklanabilir. Makineler değer yaratmaz: Sadece insan emeği değer yaratır. Kapitalistler, işçilerinin yanı başına daha fazla üretici gücü sokmak için makinelere yatırım yaparak daha az sayıda işçinin daha düşük vasıflı işlerde daha verimli bir şekilde istihdam edilmesine ve piyasaların daha da dolup taşmasına olanak verirler.

Otomasyonda olduğu gibi yapay zekânın da en yakın etkisi, proletaryanın ve orta sınıfların daha önce ayrıcalıklı olan katmanlarının “vasıfsızlaştırılması” olacaktır. / Görsel: Kamuya Açık

Ancak bunu yaparken, kapitalistler, işçi sınıfının satın alma gücünü düşürerek aynı pazarları yok etmektedir. Goldman Sachs, yapay zekânın kısa zamanda “300 milyon işin kaybına ya da bozulmasına” neden olabileceğini öne sürdü.

Kapitalistler aşırı üretimi şiddetlendirerek, bindikleri dalı keserler; yani kârlar dengelenir ve sonra yatırımın kendisi tükenir. Bazı durumlarda, pahalı makinelerin yerine ucuz, aşırı sömürülen işgücünü koyarak geri adım atmak daha kârlıdır. Örneğin, Birleşik Krallık’ta 20 yıl önce 9.000 olan otomatik araba yıkama sayısı bugün 4.200’e düşmüştür, çünkü arabaları elle yıkamaları için göçmenlere asgari ücretin altında ödeme yapmak daha ucuzdur. Burada kapitalist “inovasyonun” sonuçlarını görüyoruz!

Asıl mesele, 2008’den bu yana kapitalizmin tüm gidişatının düşüşte olmasıdır. Yeni teknolojiler bu seyri engelleyemez, aksine sistemin altında yatan çelişkileri daha da şiddetlendirme eğiliminde olacaktır. Dünya pazarındaki mevcut kapasite fazlası durumu (yani aşırı üretim krizi) göz önüne alındığında, verimliliği arttırmak için yapay zekâya yapılacak gerçek yatırımlar bile (salt spekülasyonun aksine) bu krizi daha da ağırlaştıracaktır.

Meselenin bir başka yönü daha var. Sistem, bu yeni teknolojinin tehdit ettiği milyonlarca işçiyi verimli bir şekilde istihdam edemez. Bu tehlikeyi sezen IMF Genel Müdürü Kristalina Georgieva, politikacıları “teknolojinin, sosyal gerilimleri daha da körüklemesini önlemek” için “tedirgin edici eğilimi” ele almaya teşvik etti.

Kapitalistler, güçlü sınıf mücadelesinin gündemde olduğu konusunda haklı olsalar da, yapay zekâ muhtemelen ikincil, şiddetlendirici bir faktör olacaktır. Şimdiye kadar, beyaz yakalı işgücünün nispeten ince bir katmanı yapay zekâ tarafından yerinden edildi ve daha uzun bir süre boyunca daha fazla iş kaybı yaşanması kuvvetle muhtemel.

Otomasyonda olduğu gibi yapay zekânın da en yakın etkisi, proletaryanın ve orta sınıfların daha önce ayrıcalıklı olan katmanlarının “vasıfsızlaştırılması” olacaktır. Örneğin geçen yılki Hollywood grevinde bu bir faktördü. OpenAI, metin komutlarından fotogerçekçi videolar üretebileceğini iddia ettiği yeni platformu Sora’nın reklamını henüz yapmaya başlamıştı. Sanatçılar, aktörler, kodlayıcılar, çevirmenler ve benzerleri; yıllarca süren eğitimlerinin, sıkıcı üretken yapay zekâ “denetimi”ne denk geldiği bir manzarayla karşı karşıya kaldı.

Kapitalistlerin elindeki yapay zekâ gibi harikulade araçlar, işçileri özgürleştirmek yerine angaryayı attırmakla tehdit ediyor. Sadece bu da değil, bunlar, işçileri giderek daha fazla gözetlemek ve denetlemek için kullanılıyorlar. Bazı işyerlerinde (Amazon depoları dahil) işe alma ve işten çıkarma işlemleri halihazırda duygusuz makineler tarafından gerçekleştiriliyor – bunu daha da fazlası izleyecek. Üstelik, kültür, yapay zekâ tarafından üretilen metin ve görüntülerden oluşan aldatıcı bir bulamaç içinde boğuluyor. Devlet, bizi daha etkili bir şekilde baskı altına almak için yapay zekâ destekli yüz ve ses tanıma ile silahlanıyor.

Makine öğrenmesi ve yapay zekâ kuşkusuz çok güçlü araçlar. Ancak bu teknoloji, varlığımızı iyileştirmek yerine, küçük bir avuç insanı zenginleştirmek için kullanılırken, milyarlarca insanın günlük yaşamını bayağılaştırıyor ve sistemi spekülasyon ve çöküş nöbetlerine itmeye yardımcı oluyor. Böyle olması gerekmiyor. Üretici güçler, kendilerini rasyonel bir şekilde kullanamayan bir sisteme karşı isyan ediyor.

Komünizm altında yapay zekâ, sıkıcı ve tehlikeli işleri ortadan kaldırmak için planlı bir ekonomiye sorunsuz bir şekilde entegre edilebilir. Özel mülkiyetin kısıtlamalarından kurtulduğunda, işçi sınıfının ücretlerine ve koşullarına zarar vermeden verimliliği tarifsiz seviyelere çıkarabilir. Hissedarları tatmin etme gereği duymayan sosyalist bir toplum, bu kayda değer teknolojiyi robot müşteri hizmetleri danışmanlarına güç sağlamak ve düşük kaliteli pazarlama metinleri üretmekle sınırlamak yerine, insanlığın iyiliği için değerli bir yatırım olarak YZ’nin gerçek potansiyelini geliştirmeye yönelik uzun vadeli bir bakış açısına sahip olabilir.

Yapay zekâ ve otomasyon bir gün insanlığı bildiğimiz çalışmadan kurtarabilir. Ancak mevcut sistem altında bunların hiçbiri mümkün değil. Bu ancak teknoloji kapitalizmden kurtarılıp tüm toplumun hizmetine sunulduğunda başarılabilir.

Kaynak: Artificial intelligence: capitalism’s salvation, or another bubble?, 21 Şubat 2024

Dipnotlar

  1. çn. Nitelikli Fikrî Tapu,İngilizcede non-fungible token, dijital bir varlığın benzersiz olduğunu ve bu nedenle birbirinin yerine geçemeyeceğini onaylayan, blok zinciri adı verilen bir dijital defterde depolanan veri birimidir. ↩︎
  2. çn. İngilizcede Generative Artificial Intelligence veya Gen AI. Metin, görsel, video veya başka türde verileri üretmek için kullanılan yapay zeka uygulamaları. Ör: ChatGPT(OpenAI), Gemini(Google), Copilot (Microsoft), DALL-E(OpenAI) ↩︎
  3. çn. İngilizcede Large Language Models; doğal dil işleme uygulamaları için kullanılan makine öğrenmesi modellerinden biri. ↩︎
  4. çn. yapay zekâ halüsinasyonları basitçe üretken yapay zekânın, kaynağı olmayan bilgileri algılayıp gerçekmiş gibi kullanıcılara sunması. Bkz. https://teyit.org/teyitpedia/teyit-sozluk-yapay-zeka-halusinasyonu-nedir ↩︎
  5. çn. Bir insanın yapabileceği herhangi bir zihinsel görevi başarıyla gerçekleştirebilecek bir makinenin zekâsı. Bkz. https://tr.wikipedia.org/wiki/Yapay_genel_zek%C3%A2 ↩︎
  6. çn. Yapay Zekâ Yasası, bkz. https://tr.wikipedia.org/wiki/Yapay_Zek%C3%A2_Yasas%C4%B1 ↩︎
  7. çn. 1990’ların sonlarından itbaren şişen ve Mart 2000 günü zirveye ulaşan bir borsa balonu. Pazardaki bu büyüme dönemi World Wide Web ve İnternetin yaygın olarak benimsenmesiyle aynı döneme denk gelmiş, ancak balonun patlamasıyla birçok teknoloji şirketi yüksek oranda değer kaybı yaşamıştır. ↩︎
  8. çn. Fiktif sermaye; hisse senetleri, tahviller, devlet istikraz tahvilleri, ipotekli borç senetleri, vb. gibi finansal sermayedir. ↩︎
  9. çn. 1840’larda Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı’nda gerçekleşen bir borsa balonu. Demiryolu hisselerinin fiyatı arttıkça, spekülatörler daha fazla para yatırdı, bu da hisse fiyatı düşene kadar demiryolu hisselerinin fiyatını daha da artırdı. Söz verilen demiryollarının yaklaşık üçte biri hiçbir zaman inşa edilmedi. Bkz. https://tr.wikipedia.org/wiki/Railway_Mania ↩︎
  10. çn. Resesyon ya da durgunluk, ekonomik faaliyetlerde genel bir düşüş olduğunda ortaya çıkan bir iş döngüsü daralmasıdır. Bkz. https://tr.wikipedia.org/wiki/Resesyon ↩︎