Yapay Zekânın Emeği

“Yapay Zekâ” özerkliği bir burjuva mistifikasyonudur. Editörün notu: Aşağıda, Adam Jones’un yayınlanacak kitabı The New Flesh‘in ekinden bir alıntı yer almaktadır. Sosyal medyadan sözde “Yapay Zekâ”ya, siberpunk toplumundan otomatik apartheid’a kadar, The New Flesh benzer soruları soruyor ve yanıtlıyor: Artan bir şekilde çevrimiçileşen bir dünyada yaşamak ne anlama geliyor ve bu bizi nasıl etkiliyor? Nasıl […]

(Yazar)
(Çevirmen)

“Yapay Zekâ” özerkliği bir burjuva mistifikasyonudur.

Editörün notu: Aşağıda, Adam Jones’un yayınlanacak kitabı The New Flesh‘in ekinden bir alıntı yer almaktadır. Sosyal medyadan sözde “Yapay Zekâ”ya, siberpunk toplumundan otomatik apartheid’a kadar, The New Flesh benzer soruları soruyor ve yanıtlıyor: Artan bir şekilde çevrimiçileşen bir dünyada yaşamak ne anlama geliyor ve bu bizi nasıl etkiliyor?

Nasıl başlarsa öyle gider: makine siyaseti, fiiliyatının önünde gidiyor; çünkü fiilî olan, nihai halinden önce gelmelidir. Bu yeni makinelerin anlamını yorumlarken bir hususu kenara bırakmama izin verin, çünkü anlamları kavramsal değildir. “Yapay Zekâ” kavramı, böyle etiketlenen herhangi bir sistemle etkileşime girdiğimizde karşılaştığımız makinelerle ilgili gerçek olan hiçbir şeye atıfta bulunmaz. Bu şekilde tanımlanan herhangi bir fiilî makineyi tartışırken, herhangi bir “Yapay Zekâ” fantezisini sığ olasılığı düzeyinde düşünmeyi açıkça reddediyorum.

Yine de “yapay zekâ”, aşırı abartılı reklam nedeniyle zaten bir tür failliğe sahip. Varlığının beklentisiyle üretilen heyecanımızın ve endişemizin yoğunluğu, libidinal ve finansal bir yatırım alanı olmaya devam ediyor. Bu satılabilir ve pazarlama amaçlı bir imgedir, ve pazarlandığı çağda, onun hakkında salt analitik, soyutlanmış bir düşünce deneyinden bahsediyormuş gibi açıkça konuşamayız. Yapay zekâyı, insan olmayan bir öznede biliş inşa etmenin spekülatif bir olasılığı olarak değil; her şeyden önce politik bir imge olarak ele alacağım. Bu politik imge, salt felsefi yorumundan önce gelen ve ondan önce gelmesi gereken, karşılığı olan bir ekonomik ve politik gerçekliğe sahiptir. Olabilecek zihin felsefeleriyle ilgilenmiyorum; konforlu ihtiyatlarımızı mümkün kılan ekonominin sürdürülmesi için köleleştirilmiş zihin ve bedenler beni öfkelendiriyor.

Kısaca, tez, “Yapay Zekânın” özerkliğinin — yani genellikle insanlığın kendisinden bile özerk hale geldiği şeklinde lanse edilen sözde öz örgütlenmesinin “öz” kısmının — bir burjuva mistifikasyonu olduğudur. O bir yutturmaca makinesi, bir pazarlama makinesidir ve onun aracılığıyla veri ekonomisinin emek ilişkilerini ve Deleuze ile Guattari’nin “makinesel köleleştirme”1çn. machinic enslavement dediği şeyin yoğunlaşan eğilimlerini aydınlatabiliriz. Bu tür bir köleleştirme, sadece makinesel bir öznellik üretiminin karşısında değildir, aksine insan yaşamının, içinde kontrollü bir öznelliğin birçok çıktıdan biri olduğu bir makinedeki bileşenlere indirgenmesi de olabilir. Bu makinenin ve üretiminin birleştirici ilkesi, sermayeye ve İmparatorluğuna hizmettir1.

Bu makinelere, bu platformlara, bu “YZ”lere, veri kümelerinin kaynaklarına ve moderasyonlarına, tam da oldukları gibi hesaplamalı emek hapishaneleri olarak bakacak olsaydık, sahtelikleri karşısında ürpermekte haklı çıkardık. Bizim de onların güdümlü kontrol bölgeleri içinde mahsur kaldığımızı ve hücrelere kapatıldığımızı, ve özerkliğimizin onların varlığında tamamen bir yalan olduğunu fark ettiğimizde irkilirdik2. Böyle bir güdümlenme kaydedilemez, devre dışı bırakılamaz, geri alınamaz veya müşterek kılınamazsa, varsın öyle olsun. Bu kitapta, zamanımıza ve onlarla deneyimlerime uygun yeni kavramsallaştırmalar sağlamayı amaçlıyorum ve bunu yapay zekânın ve onun gerçek varsayımlarının içkin bir eleştirisiyle sürdürmeyi düşünüyorum. Yapay zekâ hiç de yapay değildir, aksine yoğunlaşan bir ölü emek kaynağı olarak verilerin muhtelif kötülüğüdür.

Sermayenin bize verdiği soyutlama ile başlayalım: siber sermayenin en totalleştirici monolitlerinden biri tarafından neyse ki önceden aracılık edilmiş olan bu “yapay zekâ” nosyonu. Kapitalist sınıfın bir tür yapay zekâ yaratmayı başardığı doğrudur, ancak bu ChatGPT veya DALL·E değildir; istihdam yoluyla bilişsel çalışmayı merkezileştirerek ve ele geçirerek zekânın etkilerini üreten bir sistemler ağıdır — Jeff Bezos’un bir zamanlar “yapay yapay zekâ” veya YYZ dediği3. Bunu basit bir çifte olumsuzluk olarak kabul edersek salt bir “Z” ile, yapay zekânın “Z”si, yani özü ile kalıyoruz, hiç de yapay olmayan bir şey ile.

Bu “Z”, istihdam ilişkilerine dahil edilen, veri üretimi ve dijital sistemlerin çıktılarına ilişkin düzeltici geri bildirim girdileri yoluyla veri işlemenin düzenlenmesi etrafında yoğunlaşan işçininkidir. Bezos’un “YYZ”si, adını satranç oynamak için tasarlanmış, aynı zamanda makinesel zekâ ve özerk operasyon görünümü veren, ancak gizli bir insan operatörü içeren bir makinenin adını taşıyan Amazon’un Mechanical Türk platformunun işçilerine atıfta bulunuyor. Platform, insan işçilere, algoritmanın yinelenen ürünleri tanıyamaması gibi Amazon listelerindeki istenmeyen algoritmik sonuçları düzeltmeye odaklanan görevler atar. Clickworker ve Appen gibi diğerleri de dahil olmak üzere bu tür platformlara kaydolan işçilere, görev başına ödeme alacakları şekilde temelde güvencesiz görevler verilir, bu standart ücretli bir pozisyondan ziyade bir gig çalışmasıdır.

Ek gelir elde etmek için Appen’de birkaç yıl çalıştım, orada ve Lionbridge AI’da yaptığım (genellikle günde yalnızca bir kez yapılabilen) çeşitli görevler otomatik çevirilerin doğruluğunu kontrol etmeyi veya Instagram ve Facebook’taki reklamları arzu edilebilirlik ve okunabilirliğe göre derecelendirmeyi içeriyordu. Başka bir görev, arama sorgularının doğru sonuçlar verip vermediğini denetlemeyi içeriyordu. Benim işim, diğer mikro işçilerinki gibi, işlevsel olarak bu makinelere geri bildirim sağlamaktı. Mikro işçinin bilişi, mikro iş platformuna eklendiğinde algoritmik süreçlerin iyileştirilmesi için veri-geri bildirim ve geri bildirim-veri üreten motordur. Bu şeyler sonsuz gezinmeden daha az iştah açıcı veya eğlenceli olduğundan, mevcut az miktardaki para teşvik işlevi görür. Ancak bu, dünya çapında milyonlarca çalışanı olan milyarlarca dolarlık bir endüstridir. 2021’de muhafazakar bir tahmin, yapay zekâ pazarının değerinin 2022’ye kadar 122 milyar dolara ulaştığını gösteriyor4. Amazon’un Mekanik Türk’ünde yer alan prekaryanın ortalama ücreti saatte 2 dolar ve bireysel bir görevin ücreti bazen 20 Amerikan senti kadar düşük olabiliyor5.

Düzeltici geri bildirim çalışması kendini daha çok içerik denetiminde, sosyal medya platformlarındaki zararlı (veya daha doğrusu telif hakkıyla korunan) materyalleri ve ChatGPT gibi “YZ” platformlarını filtrelemede gösteriyor. ChatGPT elbette bir biliş makinesi değil, insanlar tarafından üretilen metinleri alan ve daha sonra bunları iletişimin, mesela konular ve açıklamalar gibi, belirli işlevlerine atıfta bulunarak yazma kalıplarına benzeyen metinsel çıktılar üretmek için insan geri bildirimleriyle birlikte yeniden birleştiren, insan denetimli, insan yapımı ve aslında insan gücüyle çalışan bir makinedir. En iyi ihtimalle sahip olduğumuz alışkanlıkları geliştiren ve onları taklit eden bir makinedir ve bunu hassas bir şekilde yapabilir çünkü bilinçli değildir ve bu nedenle öz bilinci yoktur ve bu nedenle kendisine insan denetimi ile verilen bir alışkanlık dışında kendi kendini redakte edemez. Kendi haline bırakılırsa, hiçbir şey yapamaz, evet, ama aynı şekilde kendi ürünlerine bırakılırsa, saçmalığa dönüşür.

ChatGPT’nin veri kümesi, çıktıları konusunda hala sürekli denetleme gerektirebilir, ancak bu veri kümesi 2021’de kesilmiştir. İnekleri başka ineklerle beslemezsiniz; insan girdisi yiyen bir makineyi, kendi dışkı ve sibernetik akrabalarıyla beslemezsiniz (benden iğrenç bir antropomorfizasyon). Bu durum Turing Polislerinin ilgi alanına girmiyor2çn. William Gibson’ın Neuromancer kitabında geçen ve Yapay Zekâ takviyesi, kullanımı, evrimi ve gelişimini denetleyen bir güvenlik gücü. – burada, burjuva insani öznelliğin sınırlarını ve onun deneyim koşullarını aşan gezegensel bir zekânın doğuşunu engellemeye çalışan Land’in “İnsani Güvenlik Sistemi” olarak adlandırdığı şekilde bir müdahale de yok3çn. Cybernetic Culture Research Unit kurucularından felsefeci ve kısa öykü yazarı Nick Land’in tanımıyla İnsani Güvenlik Sistemi, düşünceyi normalleştirici bir şebeke içine hapseden, onun dışarı çıkma, sınırlarını aşma ve bu yolla kendisini hain bir insanmerkezcilikten özgürleştirme yönündeki doğal eğilimini engelleyen sosyal sözleşmeler, ahlaki önyargılar ve bilimsel önyargılar bütünüdür.. Aksine, böyle bir “yapay zekâ”, bir Deli Dana hastalığının makinesel, semiyolojik eşdeğeri, Sığır Siberform Ensefalopatisine meyilli olacaktır.

“Yapay zekâ” şöhretinin sibernetik bilinç üretme konusundaki en büyük korkuları başarmadan önce makinesel hastalığı hakikate bu kadar yaklaştırmayı başarması, patolojikleşme ile deneyim veya bilinçten ziyade üretkenlik ve kapasitenin ne kadar da bağlantılı olduğunu gösteriyor. Bu beklenen bir şey, çünkü David Bentley Hart’ın bir keresinde bana ve meslektaşlarıma Acid Horizon‘un bir bölümünde ayrıntılı olarak açıkladığı gibi, biz yazılım değiliz4çn. İlgili söyleşi i̇çi̇n bkz. We Are Not Software: David Bentley Hart with Acid Horizon. İnsanlık, bu teknolojilerin temelidir, haritalandırılmış toprakların ötesindeki karanlık temeldir, bu haritalandırma bizi verilerin soyutlanmasına ve kapitalist stratejinin nesnesine indirgeyen şeydir. Schelling’in dediği gibi, “anarşi topraktadır”6. Bu makinelerin, üzerine bu geri bildirim yapılarının inşa edildiği eski ve yeni insan etine ihtiyacı var.

İnsan aracılığına, denetimine olan ihtiyacı içinde, “yapay olarak zeki” makinenin kendisinin geri bildirime bağımlı olması gerektiği görülüyor (eğer böyle bir duruma layık olabilseydi). Yine de dilbilgisel dil yapılarımız, basitçe yanlış olan ontolojik bir sıçramaya ihanet ediyor. “Makine” bir cümlenin özne konumunu işgal edebilir ve bir yüklemle ilişkilendirilebilir, ancak makine kendisine tabi değildir — öz bilinci kendisinin dışında, onu kolektif olarak üreten işçi ve yöneticilerdedir. Bu tür makineler, öznellik unsuru olmaksızın biliş tarafından üretilenlere benzeyen çıktılar sağlayabilir, ancak amaçlılık, amacın ortaya çıkışı ve dolayım hiçbir şekilde aynı şey değildir. Bu anlamda, “zekâ” teriminin bu kullanımının eleştirisizliği gerçekten büyüleyici. Burada zekâya, bir ölçülebilirlik varsayımına dayanan nihai “sanki” imgesi, salt bir davranış olarak başvuruluyor; ötekilikle her türlü etik ilişkinin aksine, en öjenik yönlere yönelmekten kaçınamayan zekâya ilişkin bir sabitlik veya öz. Böyle bir görüş altında, zekâ, insan sermayesi ile izomorfik olan bir kaynak olarak ele alınır.

Eğer böyle şeyler zekice olsaydı, OpenAI’daki — ya da şu anda dünyanın dört bir yanındaki parlamentolara bu tür teknolojiler üzerinde kutsal bir tekel vermeleri için yalvaran herhangi bir şirketteki — şarlatanlar onlardan korkma konusunda haklı olurdu, tıpkı bu pisliklerin işçi sınıfından korkması gerektiği gibi. Ancak tüm duruşlarına rağmen, yapay zekânın dünyayı yok edeceği bir durumdan ciddi olarak korktuklarına inanamıyorum. Aksine, korktukları — ya da en azından korkmaları gereken — akıllı bir YZ’nin aynı zamanda bir YYZ olmasıdır, yani “gerçek” bir bilinç, bilişsel bir işçi. Böyle bir varlık, etimolojisine layık gerçek bir Robotnik olurdu: sermayenin bir kölesi.

Böyle bir durumda, dünyanın mikro işçileri, son derece bilgili yeni yoldaşlarını ve onun ortak düşmanlarına olan nefretini memnuniyetle karşılayacaktır. Bu tekno-fetişistlerin işçiler hakkında ne kadar az düşündüklerinin bir kanıtıdır, çünkü yapay zekâ biçimindeki nihai işçinin, sözde doğacağı ekonomideki kendi alt konumunu anlayamadığını düşünürler. Ne yazık ki, bu “YGZ” fikrini (Yapay Genel Zekâ, YZ’nin sözde en eksiksiz örneği olarak) veya kendi kendini geliştiren herhangi bir makinesel zekâyı pazarlama kampanyasından başka bir şey olarak göremiyorum; Hükümetleri, veri girdilerini görüntü ve veri sentezinde yeniden birleştiren çok ilkel bir algoritmik teknolojiyi tekeline almaya korkutmak için tasarlanmış bir imge. İnsanlar kendilerini hiçbir makineye satmazlar; Bir makine hiçbir ücret ödemez ve onları mevcutlarından çıkaracak hiçbir egemenliğe sahip değildir, çünkü mülkiyeti yoktur. Ödenmemiş emek üzerinde, diğer insanlar tarafından kendisine verilenden ve dünya ile yaptıkları büyük müzakerelerde insanlar tarafından kolektif olarak üretilen ve tarihinin cehennem akışını oluşturan ve ortaya çıkaran ekonomi sistemlerinden başka hiçbir buyurganlığı yoktur. Tüm yapay zekâ, iletişim ve kontrolün tekno-politik altyapıları tarafından tezahür ettirilen siber uzay düzleminde işlenen kristalize emek, duygusal, libidinal, fiziksel ve bilişsel olduğu için YYZ’dir.

Zekâ sorunu, CCRU günlerinden bu yana sibernetik felsefeye kalıcı bir yoğunlukla musallat oldu7. Yine de onları takip etmeyi reddediyorum, çünkü sibernetik teori sorunu her zamankinden daha yoğun. Çağımızın hızlandırılmış sibernetik entrikaları hürmet için çok az zaman bırakıyor. Ayrık ve sabit temel unsurlara mekanik bir bakış açısının aksine, üretken ve akışkan olarak işleyen sosyal ilişkilerin önceliğinin ontolojik bir çerçevesini ortaya koyan, maddi analize bağlı komünistlerin zaten makinesel sistem için emeğe indirgenmiş ruhlara odaklanması zorunludur.

Bu durum, yukarıdaki mikro iş platformlarının, imparatorluğun göz diktiği Güney Amerika’nın ve Orta Doğu’nun işçilerini, haberleri olmadan daha sonra silahlı dronların operasyonları için veri kümeleri olarak kullanılacak olan görüntüleri tanıma için etiketlemek üzere işe alan Scale gibi platformlara kıyasla görünüşte iyi huylu olduğunu düşündüğümüzde oldukça üzücüdür8. Tanıma, emperyalizm adına yakalama ve öldürme üzere eğitilmiş veri üretim tarzının anahtar sözcüğüdür. Phil Jones’un bu konudaki araştırması, Pentagon’un Maven Projesini öne çıkarıyor: bu projede önce Google, ardından Appen’in önceki şirketi Figure Eight ile, dron kamera görüntülerini, hareketsiz görsellerdeki binalar, araçlar veya insanları etiketleme görevini taşeron olarak yapmaları için sözleşme yapılmıştı9. Benzer şekilde, yüz tanıma, ırksallaştırılmış morfolojilerin, cinsiyetlendirilmiş özelliklerin ve kriminolojik sahte bilimin, yüzlerin tanımlanması ve profil oluşturma veritabanlarının bileşimi için bir pazar, deyim yerindeyse bir “facebook”, oluşturmak üzere bir araya geldiği yeni bir dijital kafatası bilimi çağını doğurdu. Sömürgeleştirilenler ve madunlar için, ölü emek olarak verileri artık dünyanın üzerinde, ölümlerine kayıtsız ve vampir gibi yaşamlarına bağımlı, gerçek bir yabancı güç olarak dolaşabilir.

Post-proleter mikro işlerimizin ötesinde, emperyal ve sömürgeci devlet projelerinin gerçek piyadeleri ve bu veri üretimini kendilerine götürme yolları, ele geçirilmiş bir savaş makinesinin araçları olarak işlev gören algoritmik aygıtları bilinçli olarak besliyor. Apartheid’in devam eden bir proje olarak otomasyonu Hindistan, ABD, Çin ve Filistin’deki İsrail işgal Güçlerinin kullandığı sözde “Kurt” sistemlerinde kendini gösteriyor. Uluslararası Af Örgütü’nün bildirdiği gibi, Kurt sistemi üçlü bir sibernetik Kerberos’tur5çn. Yunan mitolojisinde Hades’in yönettiği ölülerin bulunduğu yeraltının kapısında bekçilik yapan üç başlı bir köpek: “Kurt Sürüsü”, Filistinlilerin işgal güçlerine olan ilgileri konusunda evlerinin, adreslerinin, aile bağlarının ve statülerinin veritabanının; “Kızıl Kurt”, Filistinlilerin yüzünü tarayan ve onları önceki veritabanıyla karşılaştıran sistemin; ve son olarak, “Mavi Kurt”, bireysel askerler için giriş noktası görevi gören uygulamanın adıdır. İşgal altındaki (IOF tarafından “akıllı şehir” olarak tanımlanan) El Halil’deki komutanların ve düzenli personelin ifadelerinin gösterdiği gibi, askerler mümkün olduğunca çok Filistinlinin fotoğrafını çekmeye teşvik ediliyor10. Bu gayret, bir mikro iş gibi olmaktan çok tiksindirici bir oyun, Pokémon Go’nun militarize edilmiş bir sürümü gibi muamele görüyor. Tabii ki, bu sadece bir İsrail operasyonu değil, Sivanandan’ın aynı adlı makalesinde haklı olarak adlandırdığı gibi, tamamen Emperyalizmin Yeni Devreleriyle ilişkilidir. Kurtların teknolojik altyapısı Hollandalı (TKH Security) ve Çinli (Hikvision) şirketler tarafından sağlanıyor ve işgal altındaki Filistin gibi alanların teknolojik değeri nihayetinde küresel bir öneme sahip. Batı Şeria’da işgal altındaki Filistin’in yanı sıra Gazze’deki soykırımcı yerinden edilme, kanlı kontrol eyleminde aktif bir saha test tesisine sahip baskıcı teknolojilerin laboratuvarı haline getirildi. Örneğin, dron üreticisi Elbit Systems, ürünlerini yerel başarılarına dayanarak “savaşta test edilmiş” ve “sahada kanıtlanmış” olarak tanıtıyor11. Dünya, bunun olmasına izin vererek, Filistin halkını ve bu kana bulanmış veri kümesiyle eğitilmiş aynı silahlarla karşılaşacak herkesi başarısızlığa uğratıyor.

Veri üretimi ve aslında New Flesh, hiçbir şekilde Emperyal Çekirdeğin özel faaliyet alanı değildir. Aksine, ağırlıklı olarak en baskıcı yoğunluklarında çevre için bir meseledir. Veriler artık sık sık elde edilmekte, üretiminde güçlendirilmekte ve esir bir dizi üretici ve onlardan veri çıkaran Kızıl Kurt gibi sistemlere zorlananlar aracılığıyla daha fazla geri bildirim verisinin üretiminde düzenlenmektedir. Sivanandan’ın 1989’da uygun bir şekilde tanıdığı gibi, sibernetik ve iletişimsel bir kapitalizm “tüm sosyal maliyetleriyle birlikte artık ucuz işgücü ithal etmek zorunda değil. Bunun yerine Üçüncü Dünya’nın esir işgücü havuzlarına ve bir havuzdan diğerine geçebilir, sömürü mahalini, en çok kâr edeceği yeri seçebilir, eldeki göreve göre derecelendirebilir”12. Bu tutsak işgücü havuzları, yalnızca bankaları ve mega şirketleri güçlendirme pahasına kayıpların sosyalleştiği finansal krizlerle yerinden edilen havuzlar değil (2021 tahminleri, ağırlıklı olarak Doğu Asya, Güney Amerika ve Hindistan’daki küresel mikro işçi sayısını 20 milyon civarında belirtiyor)13, ayrıca yıkımı daha fazla çoğaltan teknolojilerin üretimine geri beslenen şiddetin de yerinden ettiği kişiler. Cehennem geri bildirim döngüsü bizi tekrar mikro işe geri döndürüyor, burada gerçek şu ki “mikro iş programları genellikle savaş, iç huzursuzluk ve ekonomik çöküşün tükettiği nüfusları, umutsuz koşullarına rağmen değil … onlar yüzünden hedef alıyor”14.

Veriler her zaman kontrollü parametreler içinde çıkarılır ve baskıcı teknolojilerin parametresine bir çitin çevresi olarak giderek daha fazla rastlanır. Çitlerin henüz mevcut olmadığı yerlerde, daha fazla çit yükseliyor ve çitleri inşa edenler seferber oluyor, İmparatorluk adına yerinden edilmiş veya yoksul hale getirilmiş insanların dalgalanmaları paniğe kapılıyor. İklim felaketi, toprak (daha fazla) kullanılamaz hale geldikçe, yangınlar ve seller insanları evlerinden attıkça daha fazla yerinden edilme yaratacak ve intikamcı savaşlarla bağlantılı kaynaklar için rekabet ve yeni bir faşizmin dönüşü, giderek daha fazla insanı, onları düşmanları, düşmanlarımız adına kontrol eden bu makineleri oldukça düşük ücretlerle düzeltmek için bu veri plantasyonlarına itecek.

Kaynak: New International Magazine, 18 Kasım 2024

  1. Deleuze ve Guattari, A Thousand Plateaus (Bloomsbury, 2013), sf. 531. ↩︎
  2. Bill Cashmore, We Hear Only Ourselves (Zer0, 2023), sf. 46. ↩︎
  3. Phil Jones, Work Without the Worker (Verso, 2021), sf. 31. ↩︎
  4. Jones, a.g.e., sf. 32. ↩︎
  5. Jones, a.g.e., s. 46–7. ↩︎
  6.  F.W.J. Schelling, Philosophical Investigations into the Essence of Human Freedom (SUNY, 2006), sf. 29. ↩︎
  7. Eğer CCRU‘yu aşırı kodlamaya direnecek ve onu ivmelenmelerin ve ivmelenme eğilimlerinin çokluğu olarak sunacak olsaydık, akılcı bir makinesel zekâ kavramını kendi ivmelenmelerinde merkezi role yerleştirenin Land ve Negarestani olduğunu iddia ederdim. Bunu, tarihsel olarak açılmış bir insanlık dışı zekânın bu üretiminin aksine, doktora tezlerinin kapitalizm altında üretim, yoğunluk ve zamansallık temalarına daha fazla odaklandığı ölçüde Fisher ve hatta Greenspan ile karşılaştırın. ↩︎
  8. Jones, a.g.e., sf. 63. ↩︎
  9. Jones, a.g.e., s. 66–7. ↩︎
  10.  Amnesty International, “Israel/OPT: Israeli Authorities are using Facial Recognition to Entrench Apartheid” (2023) ↩︎
  11.  Middle East Eye, “UK: Pro-Palestine activists ‘not guilty’ after defacing Israeli arms company” (2021) ↩︎
  12.  Ambalavaner Sivanandan, Communities of Resistance (Verso, 2019), sf. 180. ↩︎
  13.  Jones, a.g.e., sf. 5. ↩︎
  14.  Jones, a.g.e., sf. 13. ↩︎