Aktivistler için Çevrimiçi Güvenlik Rehberi

Problemlerin hiçbiri için tamamına uygun tek bir çözüm bulunmuyor ama farkındalığımızı ve dijital güvenliğimizi (ve etrafımızdakilerin güvenliğini) ilerletecek küçük adımlar atarak çalışmamızı yapabileceğimiz daha güvenli alanlar yaratabiliriz Güvenlik bizim coğrafyamızda yaşayanlar için daha da önemli bir konu haline geliyor her geçen gün. Her anımızı gözetleyen kameralar, fiziksel varlığımızı tehdit eden cihatçı örgütler, artan devlet ve […]

(Çevirmen)
(Çevirmen)

Problemlerin hiçbiri için tamamına uygun tek bir çözüm bulunmuyor ama farkındalığımızı ve dijital güvenliğimizi (ve etrafımızdakilerin güvenliğini) ilerletecek küçük adımlar atarak çalışmamızı yapabileceğimiz daha güvenli alanlar yaratabiliriz

Güvenlik bizim coğrafyamızda yaşayanlar için daha da önemli bir konu haline geliyor her geçen gün. Her anımızı gözetleyen kameralar, fiziksel varlığımızı tehdit eden cihatçı örgütler, artan devlet ve siyasi iktidar baskısı derken farklı alanlarda farklı güvenlik önlemleri almamız gerekiyor. Aşağıda okuyacağınız rehber de EFF’den Jillian C. York’un hazırladığı, İntifada coğrafyasının, Filistin’in dijital dünyadaki önemli kaynaklarından Electronic Intifada’da yayınlanmış aktivistler için kısa bir çevrimiçi güvenlik rehberi. Dijital, çevrimiçi güvenliğimizin de tehdit altında olduğu bugünlerde böylesi çabalara oldukça ihtiyacımız var. Umarız ki Enes Ateş ve İlker Kalaycı tarafından Türkçe’ye çevrilen bu kısa rehbere başka çalışmalar da eşlik eder. – Sendika.Org

*

İsrail ve diğer hükümetlerden gelen gittikçe artan dijital tehditlerin ortasında, bireysel aktivistler ve örgütler kendilerini ve topluluklarını koruyabilmek için pratik adımlar atabilirler. (Ryan Rodrick / Beiler ActiveStills)

Geçen yıl dünya çapında bireyler ve kurumların karşılaştığı dijital tehditlerde artış görüldü ve Filistin davası üzerine çalışanlar da istisna değildi.

Geçtiğimiz birkaç ayda, boykot, yatırımların geri çekilmesi ve yaptırımlar hareketinin[1] [İngilizcesi Boycott, Divestment and Sanctions, kısaltması BDS] web sitesine saldırılar oldu, aktivistlere tehdit edici e-postalar gönderildi ve İsrail’in gözetim yeteneklerine dair yeni bilgiler ortaya çıktı.

Filistinli Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar Ulusal Komitesi [İngilizcesi Boycott, Divestment and Sanctions National Committee, kısaltması BNC] Genel Koordinatörü Mahmoud Nawajaa şöyle diyor:

BDS’ye karşı yapılan son siber saldırılar, İsrail’in harekete karşı McCarthy’ci yasal baskıyı, istihbarat servislerini kullanmayı ve ‘marka İsrail’ propagandası için daha da fazla finansman sağlanmasını içeren savaşının tam teşekküllü bir parçası gibi görünüyor.

Bu saldırılar, İsrail’in, uluslararası hukuk çerçevesinde Filistinlilerin haklarının başarıya ulaşması için stratejik ve etkin bir araç olarak şiddete başvurmayan BDS hareketine yönelik büyüyen desteği yıllardır durdurmaya çalışmasının başarısız olmasından sonra, İsrail’in dünya çapında büyüyen yalnızlığının çaresizliği gibi gözüküyor.

BDS ve dayanışma aktivistlerine karşı dijital tehditleri içeren birkaç yeni hikayenin ardından, bireylerin karşılaştıkları özel kaygılar hakkında daha fazla bilgi edinmek için hareketteki farklı insanlarla konuşmaya başladım.

Besledikleri endişeler, kendilerinin ve diğerlerinin çalışmalarında farkına vardıkları tehditler gibi çeşitleniyor, fakat konuştuğum herkes harekete yönelik dijital tehditlerin yükselişte olduğu konusunda hemfikir.

Filistinli insan hakları aktivisti ve BDS hareketinin kurucularından Ömer Barguti, bana bu tür tehditlere ortak yanıtın “panik yapmadan veya bu bağlamda sıkı tedbirleri kabul etmeden elektronik güvenliğimizi daha fazla iyileştirmek” olduğunu söyledi.

Barguti bu tür saldırıların “beklenmedik ortak bir sonucu” olarak “Yürüttüğümüz insan hakları kampanyasının etkinliği hakkında güvenlerinin tazelendiğini hisseden aktivistlerin morali yükselmiştir” diyor.

Bu tür saldırılar bir doğrulama hizmeti sunmalarına rağmen, önemli çalışmalar için yine de bir engel teşkil ederler.

Bu makale, en yaygın şekilde bahsi geçen endişelere değinmek için kısa ve öz bir kaynak sunmaktadır. Elbette çok kapsamlı değil, fakat aktivistler ve kurumlar için dijital güvenliğin iyileştirilmesine yönelik ilk adımları sağlayacaktır.

Problem: Dayanışma web siteleri düzenli olarak dağıtık hizmet aksatma (DDoS) saldırılarını deneyimliyorlar.

Sivil toplum için özgür ve açık kaynak dijital güvenlik sağlayan bir kurum olan eQualit.ie’nin Haziran’da belirttiğine göre, BNC’nin iyi bilinen web sitesi bdsmovement.net‘e karşı Şubat ve Mart 2016 arasında kayıtlı altı vaka bulunuyor.

DDoS saldırılarını da deneyimleyen Electronic İntifada’dan Ali Abunimah, saldırıların “bariz olarak BDS hareketini susturmak için İsrail’in yükselen saldırgan girişiminin bir başka öğesi gibi göründüğünü” öne sürmektedir.

Barguti, Qualit.ie’nin teknik raporu “BDS hareketinin ana web sitesine ve İsrail’in işgali ve insan hakları ihlalleri ile ilgili eleştirel olan diğer grupların web sitelerine yönelik gerçekleştirilmiş dağıtık hizmet aksatma (DDoS) saldırılarının karmaşık ve oldukça koordineli olduğuna dair önemli kanıtları ortaya çıkarıyor” dedi: “Tüm yoldaşlarımızı, eQualit.ie tarafından sağlanan Deflect gibi DDoS karşıtı hizmetleri kullanmaya ve mümkün olan her yerde iletişimlerini şifrelemeye teşvik ediyoruz.”

Bir DDoS saldırısı, bir web sitesinin etkin işleyişini geçici veya süresiz olarak engelleyebilir.

Saldırı genellikle hedefini, bant genişliğini istila etmek için tasarlanmış sunucu istekleriyle boğmakta, sunucuyu gerçek sunuculardan gelen trafiğe yanıt veremeyecek şekilde bırakmaktadır. Kullanıcı için bu, söz konusu siteye erişememek şeklinde sonuçlanır.

Bir DDoS saldırısı herhangi bir web sitesine karşı avantajlı olabilmesine rağmen, hedefler sıklıkla gazeteciler ve aktivistlerdir. Büyük bir kurum veya devletin bu tip saldırıları savuşturacak kaynaklara sahip olabildiği yerde, birçok küçük kurum veya bireyler böyle bir şey deneyimlediklerinde ne yapacaklarını bilmemektedir.

Ne yapabilirsiniz:

  • bdsmovement.net‘i korumak için kullanıma sokulmuş eQualit.ie‘nin Deflect hizmeti uygun kurumlara DDoS koruması sunmaktadır.
  • Cloudflare’ın Galileo Projesi (Project Galileo) tehlike altındaki kamu yararına olan web siteleri için DDoS koruması sağlamaktadır.
  • Web sitenizi düzenli olarak yedeklemek önemlidir, bu bir DDoS saldırısı sitenizi çevrimdışı yapsa bile içeriğinizin sağlam kalmasını garantiye alabilir.
  • Sitenizin bir yansısını [mirroring]  bulundurmak, bir saldırı anında içeriğinizin çevrimiçi kalmasını garantiye almak için diğer bir iyi seçenektir.

Problem: Hükümetler iletişimi gözetleyip ele geçiriyor ve onları aktivistlere karşı kullanabiliyorlar.

Üç yıl önce Ulusal Güvenlik Teşkilatı’ndan [National Security Agency] bilgi sızdıran Edward Snowden, Amerika Birleşik Devletleri’nin ve dünyadaki diğer hükümetlerin vatandaşlarını gizlice gözetleme kapasitesini gösterdi.

Bu, daha önceki şüpheler ve kendi vatandaşlarının ve diğer ülkelerdeki insanların dijital iletişimlerinin gözetimini yürüten hükümetlerin enformasyonu üzerine inşa edilmiştir.

Barguti şöyle diyor:

İsrail’in ordusu ve istihbarat servisleri cezadan muaf olarak hareket ediyor. İsrail büyük ihtimalle onları, batı ülkelerinin kendi yasalarına aykırı olarak, bu ülkelerdeki BDS aktivistlerinin elektronik haberleşmeleri ve telefon görüşmelerinin gözetiminde kullanıyor görünüyor.

Hükümetler vatandaşlarını İsrail’in istihbarat servislerinin izinsiz gözetiminden korumak için harekete geçmelidirler.

Pek çok kurum ve kuruluş yasa ve yasama araçlarıyla sisteme meydan okuyarak gözetime karşı mücadele etmeye çalışıyor.

Aynı zamanda, bireyler ve toplulukların alışkanlıklarını değiştirerek ve/veya casusluğa karşı daha fazla koruma sunan yeni teknolojileri benimseyerek kendilerini korumaları önemlidir.

Barguti de aynı fikirde:

Şu konuda farkındalığı artırmaya gayretliyiz: Temel çevrimiçi güvenlik tedbirlerini almak önemli olmakla beraber, İsrail elinin altında büyük bir siber savaş gücüne sahip ve dolayısıyla şifreli iletişimleri bile engelliyor olması muhtemel -düşmanlarınızın engellemelerine karşı hazırlıklı olmadan çevrimiçi olarak veya telefonla herhangi bir iletişime geçmeyin.

Belirlemeniz gereken strateji türü, neyi korumaya çalıştığınıza ve kimden korumaya çalıştığınıza -yanısıra ortaya koyduğunuz gönüllü çabanın miktarı ve risk altında olma olasılığınıza- bağlıdır.

Davranışlarınızı değiştirmeden önce, iş ve yaşam biçiminiz ile ilgili bazı sorular üzerinde düşünerek bir risk değerlendirmesi yapmanız faydalı olur.

Ne yapabilirsiniz: 

  • Masaüstü uygulamaları ve şifreli sesli arama seçenekleri de olan Signal, WhatsApp ve Wire gibi mobil uygulamalar, uçtan uca şifrelemeyle kullanılmakta ve kullanıcıların bir diğerini parmak izlerini kullanarak doğrulamasına izin vermektedir. Aynı zamanda, OTR (off the record) mesajlaşma sağlayan Adium veya Pidgin gibi masaüstü uygulamalarıyla Facebook gibi birçok mesajlaşma aracına uçtan uca şifreleme eklemek de mümkündür.
  • Cihaz güvenliği de önemlidir. Cep telefonlarının nasıl güvensiz olabileceğini anlamak, onları savunuculuğunuzda nasıl kullanabileceğiniz hakkında bilinçli kararlar almanıza yardımcı olabilir.
  • Bu araçların bazılarının nasıl kullanıldığı ile ilgili daha fazla enformasyon ve rehberler için, Electronic Frontier Foundation’ın Gözetim Öz-Savunması’na [Surveillance Self-Defense] veya Tactical Technology Collective ve Frontline Defenders’ın bir projesi olan Güvenlik Paketi‘ne [Security in a Box] bakınız.

Problem: Facebook gruplarına ve diğer topluluklara, bireyleri ve ağlarını tehlikeye atacak şekilde sık sık sızılmaktadır.

Doğası gereği hem akademik hem de aktivist olan öğrenci grupları, Filistin karşıtı siyasal grupların kendilerini gizlice gözetlediklerine dair kuşkularını uzunca bir süredir açıklamaktadır. 2014 yılında, Electronic İntifada, bir öğrencinin,  Zeytin Ağacı Girişimi adı verilen Kaliforniya Üniversitesi “çatışma analizi” grubunun üyeleriyle ilgili casusluk yaptığını ve bunları “İsrail’e karşı eleştirel olarak algılanan hocaları ve öğrencileri susturmak ve sindirmek amacıyla birtakım girişimlerin arkasında olan” Filistin karşıtı bir grup olan AMCHA Girişimi’ne rapor ettiğini gösteren belgeleri yayımladı. Kaliforniya Üniversitesi’nde (Santa Cruz) öğretim üyesi olan Tammi Rossman-Benjamin, AMCHA Girişimi’nin kurucularındandır.

Çevrimiçi dijital teknolojiyi takip eden kurumlar benzer taktikler kullanır. Max Blumenthal ve Julia Carmel, Nisan 2015’te başlatılan Kanarya Görevi‘nin [kanarya burada polis ajanı anlamında kullanılmaktadır], kampüsteki BDS aktivistlerini “sahte Yahudi”, “öğrencilerin hedeflediği gelecekteki iş olanaklarını reddetme amacı taşıyanlar” gibi etiketlerle karalayarak hedef gösterdiğini yazıyorlardı.

Ayrıca istihbarat örgütlerinin ve İsrail yanlısı grupların üyelerinin BDS veya Filistin dayanışma gruplarının içine sızmak amacıyla kendilerini gizledikleri -bazısı afişe olmuş bazısı olmamış- olaylar da yaşanmaktadır.

Konuştuğum birçok kişi, zarar vermeyi amaçlayanların, çevrimiçi topluluklarına sızmış olabileceğine veya daha önce sızmış olduğuna dair kaygılarını ifade etti. Çoğu, bu tehdidin devletten en azından sözde bağımsız görünen gruplardan (AMCHA gibi) geldiğini ifade etti.

Ardından sorduğum “Facebook’ta yeni arkadaş kabul ederken dikkatli olduğunuzu düşünüyor musunuz?” sorusuna; birçoğu, diğer güvenilirlik etkenleri (bildikleri ortak bir arkadaşın onayı gibi) yerine, onları eklemek isteyen kişiyle olan ortak arkadaş sayısına göre karar verdiklerini kabul etti.

Ne yapabilirsiniz: 

  • Facebook’ta birçok ortak arkadaşınız olsa bile, doğrudan doğruya kim olduğunu saptayamadığınız kişilerden gelen arkadaş isteklerini onaylarken, kişinin kimliğini doğrulatmak için birilerine danışın.
  • Facebook hesabınızdaki gizlilik ayarlarını kontrol edin. Facebook’un Gizlilik Ayarı Kontrolü özelliği; kullanıcıyla beraber gönderiler, fotoğraflar ve diğer içeriklere uygulanan çeşitli ayarların üzerinden geçer ve tüm eski içeriğe uygulanmasını içerecek şekilde kullanıcıların değişiklikler yapmasına izin verir.
  • Daha gizli iletişim için şifreleme araçları kullanmayı düşünün. Facebook ve diğer sosyal ağlar bazen sınırların ötesini örgütleyen aktivistler için yaşamsal olabilir, ancak bazı konuşmalarda yukarıda bahsedilen daha güvenli mesajlaşma uygulamalarından bazılarının kullanılması daha iyi olabilir.
  • Gözetim Öz Savunması [Surveillance Self-Defense], sosyal ağlarda kendinizi ve gizliliğinizi korumanız hakkında daha fazla bilgi verir.

Problem: Aktivistler bazen e-postalar içinde şüpheli ekleri veya bağlantıları almakta ve bunları açmanın güvenli olup olmadığını değerlendirme konusunda emin olamamaktadır.

Haziran ayında, Filistin’le dayanışma aktivistlerinden birkaçı; kendilerine “Brigade Juive” (Fransızca “Yahudi Tugayı”) adını veren bir gruptan şüpheli bağlantılar içeren tehdit e-postaları aldılar.

Bağlantıların kötü amaçlı yazılım içermediği anlaşılmışsa da bağlantılar ve ekler alındığında tetikte olmak önemlidir.

Kötü niyetli içerik, cihazınızın güvenliği ve gizliliğine karşı büyük riskler doğurabilir. Saldırganın webcam veya mikrofonunuzdan kayıt almasına, bazı antivirüs programlarının bildirim ayarlarını hizmetdışı bırakmasına, yazdığınızı kaydetmesine, içeriğinizi kopyalamasına, şifrelerinizi çalmasına ve daha fazlasına izin verebilir.

Ne yapabilirsiniz: 

Problem: Şifreleme kullanmak için insanları ikna etmek zordur.

Devlet gözetimi ile ilgili ifşalara ortak tepki “Benim gizleyecek bir şeyim yok” olmaktadır.

Amerikan bağlamında, bu yanıt genellikle ayrıcalıktan çıkıyor; yani yanlış veya yasadışı hiçbir şey yapmadığı ve dolayısıyla gizleyecek bir şey olmadığı hissinden çıkıyor.

Bu olguyla ilgili çok şey yazılıyor. Whisper Systems kurucusu ve Signal uygulamasının geliştiricisi Moxie Marlinspike’ın bir yazısı bunu kısaca açıklamaktadır: Ne zaman gizleyecek bir şeylerimizin olduğunu her zaman için bilemeyiz (çünkü otorite yapıları ve tehdit modelleri değişmektedir) ve bazen gerçekten gizleyecek bir şeylerimiz vardır.

Marlinspike bize, ifade özgürlüğünün “istediğimiz toplumu kolektif bir şekilde seçmek için siyasal süreci kullanabileceğimiz bir fikir pazarı yaratmamıza” izin verdiğini hatırlatır. Bu siyasal süreç, bazen yasada değişikliği destekleme veya propaganda yapma ile sonuçlanır ve aktivistlerin iyi bildiği yasak tartışmasını içerir.

Filistinli aktivistlerle konuşmalarda, “gizlemek için hiçbir şey yok” argümanının farklı bir şekil aldığını keşfettim. El Şebeke – Filistin Politika Ağı‘ndan Nadya Hicap şöyle diyor:

Harekette, söylediğimiz ve yaptığımız her şeyin izlendiğini kabul ediyoruz. Yani, söylediğimiz veya yaptığımız her şey su yüzüne çıkmıştır. Gizleyecek hiçbir şeyimiz olmadığını hissediyoruz. Ama birine e-posta yazdığında, onun izlendiğini düşünmekte ürkütücü bir taraf var.

Barguti de benzer duyguları dile getirdi:

2005 yılında BDS hareketini başlatmamızdan bu yana, İsrail’in, iletişimde bulunduğumuz her şeyi izlemek için gelişmiş gözetleme araçlarını kullanabileceği ve kullanacağı varsayımıyla çalıştık. Yine de BDS hareketinin en büyük avantajı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne sıkıca bağlı olması, ırkçılığın her biçimini reddetmesi ve tıpkı Güney Afrika’da apartheid rejimine baskı yapılması gibi uluslararası yasalar altında Filistinlilerin haklarını elde etmek amacıyla İsrail’in işgalci, yerleşimci sömürgeci ve apartheid rejimine karşı şiddet içermeyen baskı yapmayı amaçlamasıdır. Bu konuda gizli kapaklı bir şey yok.

Adının açıklanmasını istemeyen bir başka aktivist, Batı Şeria’da iki gerçeklik arasında bir bölünme olduğunu söyledi:

Eğer gizleyeceğin bir şeyin varsa, bir militansındır, ya da doğası gereği militan bir şey planlıyorsundur. Eylemde bulunmadığın veya bir şey planlamadığın sürece, gizleyecek bir şeyin yoktur.

Bu, yeni tehditler ortaya çıktığında (İsrail, sırf, Facebook üzerinde açıkça yazdıkları yorumlar için gazetecileri, aktivistleri ve akademisyenleri saldırganca tutukladı), “gizlisi saklısı” olmayıp çalışmaları yasal olan gazeteci ve aktivistler için yanlış bir güvenlik anlayışına yol açabilir.

Üstelik, gizliliği artıran teknolojiler kullandığı için militanlar olarak görünen aktivistler bağlamında düşündüğümüzde, kaçışı olmayan bir açmaz yaratabilir: şifreleme kullan ve etiketlenme riskini göze al veya kullanma ve başını derde sokma riskini göze al.

Toronto Üniversitesi Yurttaş Laboratuvarı’nda kıdemli bir araştırmacı olan Morgan Marquis-Boire şöyle der:

Her araç veya teknik her duruma uygun değildir. ABD’de sızıntılar üzerine çalışan bir gazeteci için işe yarayan, [Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki] bir insan hakları aktivisti için işe yaramayabilir.

Birçok gizlilik savunucusunun üstünde anlaştığı nokta, şifrelemeyi ne kadar çok insan benimserse, şifrelemenin kullanımı o kadar normalleşmiş hale gelir; diğer bir deyişle, ne kadar çok insan onu kullanırsa, başkalarının bizi yasaya aykırı iş yaptığımıza dair suçlaması o kadar zor hale gelir.

Marquis-Boire, “bazı yaklaşımların, insanların kalabalıklar içinde dikkat çekmeme ilkesine dayandığını” açıklar:

Bazı insanların muhtemel inceleme altında bulunduğu hassas durumlarda, belli güvenlik araçlarının gözlenen kullanımı şüpheli davranış olarak görülebilir. Bu tür ortamlarda, kendi içinde güçlü güvenliğe sahip yaygın yazılımın (örn. WhatsApp) kullanımı, daha az şüpheli olabilir.

Daha az risk altındaki bizler için, şifreleme kullanma bir dayanışma eylemi olabilir. İşte bu pratiğin eylem içinde nasıl görünebileceği bir örnek: 2004’te, Cryptokitchen denilen bir İtalyan projesi ortaya çıktı.

E-posta ve diğer haberleşme araçları için gizlilik ve yetkilendirme sağlayan bir şifreleme programı olan PGP‘nin kitlesel olarak benimsenmesini teşvik etmek amacıyla bir grup aktivist şu sloganla Cryptokitchen’i oluşturdu: “Kitleler için Kripto-Tarifler, herkes için tarifler ve şifreleme!”

Fikir, şifreleme kullanımını bir başkasına zararsız (ve lezzetli!) tarifler göndermek için kullanarak uygulatmak ve yaygınlaştırmaktı, muhtemelen Filistinlilerin destekleyebilecekleri bir düşünce.

Bu problemlerin hiçbiri için tamamına uygun tek bir çözüm bulunmuyor, ama farkındalığımızı ve dijital güvenliğimizi (ve etrafımızdakilerin güvenliğini) ilerletecek küçük adımlar atarak çalışmamızı yapabileceğimiz daha güvenli alanlar yaratabiliriz.

Kaynaklar:

– Access Now Dijital Güvenlik Yardım Hattı dünya çapındaki sivil toplum aktörlerine gece gündüz ücretsiz destek sunmaktadır.

Digital First Aid Kit (Dijital İlk Yardım Çantası) bireylere ve kurumlara yardım etmeyi görev edinen, dijital güvenlik becerilerine sahip kişiler için kullanışlıdır. En yaygın dijital tehditlerle karşılaşan insanlar için başlangıç desteği sağlamayı amaçlar.

Electronic Frontier Foundation’ın Gözetim Öz Savunması rehberi 11 dilde mevcuttur ve insanların kendilerini dijital gözetimden korumalarına yardımcı olmayı amaçlar.

Tactical Technology Collective, kullanıcıların güvenlik ve gizliliklerini iyileştirmelerine yardımcı olmak üzere tasarlanmış bir dizi kullanışlı kılavuzu sunuyor.

  • Security in a Box (Güvenlik Paketi) 17 dilde dijital güvenlik kaynağı ve rehberi içeriyor.
  • The Holistic Security Manual (Bütüncül Güvenlik El Kitabı) bireylerin güvenlik için kişisel stratejiler geliştirme ve iyileştirme sürecini yaratmasına yardımcı olmaya çalışıyor.
  • Zen and the Art of Making Tech Work for You (Zen ve Teknolojinin Sizin için Çalışmasını Sağlama Sanatı) özellikle kadınlar ve trans aktivistler için kaynak oluşturan bir topluluktur.
  • Me and My Shadow (Ben ve Gölgem) kullanıcıların arkalarında bıraktıkları dijital izleri ortaya çıkarmalarına ve bu izlere çözüm getirmelerine yardımcı olur.
  • LevelUp kendi topluluklarına dijital güvenlik öğretmeye çalışanlara kaynak sağlar.
  • May First/People Link (Bir Mayıs/Halk Bağlantısı) “sınırlar olmaksızın kurtuluş, küresel dönüşüm ve yerel mücadeleler için teknolojinin kolektif olarak denetlenmesini ve stratejik kullanımını geliştirerek hareketler inşa etmekle uğraşmaktadır” ve üyelerine yoğun bir şekilde önerilen kaynaklar sunmaktadır.

* Jillian C. York, Electronic Frontier Foundation’da Uluslararası İfade Özgürlüğü yöneticisidir.

[1] BDS kendini şöyle tanımlıyor: “Özgürlük, adalet ve eşitlik için mücadele veren Filistinliler öncülüğündeki bir hareket. Filistinlilerin insanlığın geri kalanıyla aynı haklara sahip olduğu basit ilkesini savunur.” (Kaynak: bdsmovement.net)(ç.n.).

Kaynak: https://sendika.org/2016/08/aktivistler-icin-cevrimici-guvenlik-rehberi-jillian-c-york-373102