Modern dijital bilgi işlemin taslağı, örgütlü işçileri kınayan ve demokrasi ile kapitalizmi bağdaşmaz olarak gören, gelişmekte olan endüstriyel kapitalist sınıfın kaygılarının sesli bir savunucusu olan Charles Babbage tarafından kodlanmıştır. Babbage hakkındaki tarihçeler, vurguları bakımından keskin bir şekilde birbirinden ayrılır. “Girişimci kapitalistler”in işçileri en iyi nasıl boyunduruk altına alabileceğine ilişkin etkili teorileri, geleneksel emek araştırmalarında iyi belgelenmiştir. Ancak, 19. yüzyılda matematikçi Ada Lovelace ile birlikte dijital bilgi işleme yaptığı temel katkılara ilişkin ana akım anlatıların çoğunda bunlar tuhaf bir şekilde yer almamaktadır1. Bu tarihleri birlikte okuduğumuzda, Babbage’ın işçileri nasıl disipline edeceğine dair erken Taylorist fikirlerinin, hayatını inşa etmek için harcadığı hesaplama motorlarıyla ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olduğunu görüyoruz.
Motorları (“tüm modern bilgi işlem makinelerinin dayandığı ilkeler”2) en baştan beri emeği otomatikleştirmek ve disipline etmek için araçlar olarak tasarlandı. Mimarileri doğrudan ekonomist Adam Smith’in iş bölümü kuramlarını kodluyor ve halihazırda temel işlevselliğini kullanılan emek denetimi teknolojilerinden ödünç alıyordu. Motorların kendileri de emek denetimi araçlarıydı, el emeğini değil zihinsel emeği otomatikleştiriyor ve disipline ediyorlardı3. Motorlarını şekillendiren kuramları icat eden ne Babbage ne de Smith idi. Bunlar plantasyonda önceden şekillendirilmiş, öncelikle köleleştirilmiş insanları denetlemek için teknolojiler olarak geliştirilmişti. Günümüzdeki işçi gözetimi, işyeri otomasyonu ve geleneksel istihdamın “gig çalışması” olarak bilgisayarlar yoluyla yeniden yapılandırılması gibi canlı konular, hesaplamalı düşüncenin tarihsel olarak 19. yüzyılın başlarında “köleliğin kaldırılması çağı” sırasında bir denetim biçimi olarak ortaya çıkışını yansıtmaktadır. İngiltere, 1833’te Batı Hint köleliğini resmen kaldırdı ve Babbage köleliğin kaldırılmasıyla ilgili tartışmalardan oldukça haberdardı. Babbage, köleleştirilmiş Siyah emeğine alternatifler arayan İngiliz seçkinlerinin kafasını kurcalayan soruların da farkındaydı; özellikle de sanayileşmeye karşı srarla isyan eden beyaz sanayi işçilerinin, İngiliz İmparatorluğu’nu ayakta tutmak için gereken hızda üretim yapabilecek şekilde nasıl denetlenebileceği sorusunun. Hem Babbage’ın etkili emek kuramları hem de motorları, bilerek ya da bilmeyerek, plantasyonda geliştirilen denetim teknolojilerini yeniden ifade eden bu soruları yanıtlama girişimleri olarak görülebilir.
Plantasyonda Endüstriyel Emek Disiplini Bulmak
Mevzuatta ve emek politikasında özgürlük kavramı büyük ölçüde sözleşmeye dayanır: insanların gelip gitme, şartları kabul etme ve bunlardan vazgeçme, yasalarla ve nihayetinde devlet şiddetiyle desteklenen metinsel olarak öngörülmüş yapabilme veya yapamama4. Bu formülasyonda, işçilerin ve işverenlerin sözleşmeye eşit olarak yaklaştıkları ve her birinin sözleşmenin şartlarını kabul etme veya reddetme özgürlüğünü kullanabildikleri düşünülmektedir. Ancak, bu varsayılan özgürlük, uygulamada, işverenlerin mümkün olduğunca fazla üretken enerji çıkarma hedeflerine ulaşmak için tasarlanmış işçi denetimi teknolojileri tarafından uygulanan yapısal güç asimetrileri tarafından kısıtlanmaktadır. Bu teknolojiler işçilerin bedenlerini, hareketlerini ve zihinsel alışkanlıklarını disipline eder. Ve bunların uygulanması, “özgür” olarak adlandırılabilecek emek rejimlerini mümkün kılarken, aynı zamanda işçilerin işyerindeki eylemliliğini ve ifadesini sınırlamakta, işçilerin bu tür koşulları özgürce seçtiğinin kanıtını sözleşmeye dayandırmaktadır.
İşçi denetiminin endüstriyel yöntemleri, köleleştirilmiş Siyahların emeğini en üst düzeye çıkarmayı amaçlayan plantasyonlarda önceden şekillendirilmiştir, aksi takdirde onları esir tutanlar için değer üretmeye motive olmazlar. Sanayi ve plantasyon işçi denetimi arasındaki ilişki temel olmakla birlikte, plantasyon köleliğinin terörle dayatılan ırkçı emek rejimleri ile plantasyonlarda geliştirilen teknolojilerden yararlanan endüstriyel emek süreçleri arasında kolay bir eşdeğerlik olmadığını kabul etmek önemlidir5. Plantasyon yönetimi, ve plantasyonu yapılandıran tahakküm ilişkileri, Siyah insanların eta olarak, insan olmayan bir şey olarak görülmesine dayanıyordu. Ve plantasyondaki esaret koşulları, beyaz işçilerin “özgür” olarak sınıflandırılabileceği bir “özgür olmama” kategorisi tanımlıyordu.
Kölelikte geliştirilen yöntemlerin sözleşmeyle yönetilen “özgür” beyaz emek rejimlerine aktarılmasına plantasyon köleliği ile endüstriyel fabrikaların yapısal benzerlikleri yardımcı olmuştur. 19. Yüzyılın başında Batı Hint Adaları’ndaki İngiliz plantasyonları, modern ve verimli fabrikaların aksine “ham” işgücü alanları değildi. Aksine, plantasyonlar, sahipleri ve gözetmenleri, fabrikalarda aynı ölçekte ve titizlikle uygulanmadan çok önce birçok “modern” endüstriyel yönetim ve emek disiplini biçimi geliştirmiş “modern endüstriyel girişimler”di6,7. Tarihçi Thomas C. Holt, “yeni endüstriyel disiplinin araç gereçlerinin çoğunun … köle plantasyonuyla çarpıcı bir benzerlik taşıdığını” gözlemlemektedir. Merkezi gözetim, tasnif, iş bölümü, sıkı denetlenen çalışma temposu, yazılı kurallar ve düzenlemeler, her plantasyon sahibi tarafından izlenen standartlardı”8. Ve İngiliz sanayiciler kölelikten bilerek ödünç aldılar. Plantasyon yönetimi kılavuzları İngiliz kapitalistler arasında rutin olarak dolaşıyordu ve 18. ve 19. yüzyıllarda İngiltere’de önceden biçimlendirilmiş muhasebe kitapları, şablonlar ve kılavuzlardan oluşan bir endüstri yaygın olarak mevcuttu ve bunlar genellikle endüstriyel yönetim literatürüyle kaynaşıyordu9.
Bu açık bağlantılara rağmen, emek ve işçi tarihi ile yönetim ve iş dünyası üzerine yapılan çalışmalar, köleliğin modern yönetim biçimleri ve emek süreçlerini şekillendirmedeki merkeziliğini neredeyse tamamen siliyor. Endüstriyel fabrikanın plantasyonla ilişkisini ele almayı reddeden bu yaklaşım, ırksal tahakküm pratikleriyle bağlantısı koparılmış bir çalışma ve sanayileşme tarihi görüşü üretir. Hikayedeki bu stratejik boşluklar, ücretli emeğin bazı biçimlerini “özgür” olarak sınırlandırırken, plantasyon teknolojilerini denetleme için seferber etme projesi için üretkendir. Emek tarihlerinin ve işçi denetim teknolojilerinin plantasyonlarda ortaya çıkışlarından koparılması, çalışmanın doğası ve ırkla ilişkisi etrafındaki çağdaş çıkmazları tanımlama kapasitemizi sınırlandırmaktadır. Bu tür bir revizyondan kaynaklanan yaygın bir çarpıtma, 18. ve 19. yüzyıldaki endüstriyel makinelerinin gelişimini sanayileşmenin nedeni olarak resmetmektedir. Sanayileşme (Babbage’ın da önemli ölçüde katkıda bulunduğu) teknolojik gelişmeyle güçlü bir şekilde desteklenmiş olsa da, bu tür makineler kaçınılmaz olarak fabrikadan önce gelen plantasyon emek disiplini mantığına bağlıydı. Irk ve emeği göz ardı eden bu çarpık tarihler, fabrikayı ve onun “özgür” emek rejimlerini, kopyaladıkları ve genişlettikleri plantasyon disiplin şablonlarıyla hiçbir ilişkisi olmayan bilimsel ilerlemenin bir sonucu olarak resmetmektedir10.
Babbage ve Plantasyon Yönetimi
Babbage’ın 19. yüzyılın başlarındaki işçi denetimi kuramları, endüstriyel fabrika yönetiminin şekillenmesine yardımcı oldu ve daha sonra Frederick Winslow Taylor tarafından “bilimsel yönetim” terimi altında kodlanan eski yöntemlerden önce geldi. Babbage emek disiplini hakkındaki fikirlerini, İngiltere’nin Batı Hint köleliğini kaldırmasından bir yıl önce yayınlanan ünlü kitabı Makineler ve İmalatlar Ekonomisi Üzerine’de belgelemiştir. Babbage’ın çalışmaları Adam Smith’in çalışmaları üzerine inşa edilmiş ve kökleri plantasyonlara dayanan iş bölümü, gözetim ve rasyonelleştirme yöntemlerini yüceltmiştir.
Simone Browne Dark Matters: On the Surveillance of Blackness kitabında, köleleştirilmiş insanlar üzerindeki iktidarın, köleleştirilmiş işçileri bölen, rutinlerini ve hareketlerini belirleyen ve “köleleştirilmiş yaşamın her anını” yönetmek ve denetlemek amacıyla hareketlerini kalibre eden bürokratik teknolojiler aracılığıyla yürütüldüğünü göstermektedir11. Browne’un çalışması, plantasyonlarda yaşamın ve emeğin katı bir şekilde bölünmesi ve nicelleştirilmesi arasındaki etkileşimi ve bu tür bir bölünmenin köleleştirilmiş insanları gözetmenler ve yöneticiler i̇çi̇n nasıl gözlemlenebilir hale getirmeye hizmet ettiğini açıklığa kavuşturmaktadır12. İster tarlada ister fabrikada olsun, üretimin parçalanması, gücü işi yapanlardan alıp, işçiler ve emek süreci hakkında tutarlı bir görüş tanımlamaktan ve denetlemekten fayda sağlayan patronlara kaydırır. Böyle bir görüş kendiliğinden ortaya çıkmaz. Aksine, kayıtlar, ölçümler ve standartlaştırılmış değerlendirmeler yoluyla üretilir, ve “kayıt tutma” terimini “gözetim” ile eş anlamlı olarak anlamalıyız. İşin ve işçilerin izlenmesi ve ölçülmesi, plantasyon kayıtlarının doldurulmasında ilk ve tartışmasız en önemli adımdı. Ve bu kayıtların veri ve bilgi talepleri, işin ve işçilerin mümkün olduğunca görünür ve ölçülebilir hale getirilmesine hizmet ederek emeğin nasıl bölündüğünü ve yönetildiğini şekillendirdi.
İşçi gözetimi ve denetimi de Babbage’ın kuramlarının merkezi bir özelliğiydi. Babbage’ın çalışmasındaki bir bölüm, okuyuculara fabrika operasyonlarını anlamak ve yönetmek isteyenlerin hangi “verileri” toplamaları gerektiği konusunda önerilerde bulunmaktadır. Babbage’ın veri istekleri ile plantasyon sahiplerinin, yöneticilerinin ve gözetmenlerinin plantasyon emek uygulamalarını şekillendirdiği veriler ve ölçütler arasında açık paralellikler vardır. Her ikisi de bir görevi tamamlamak için gereken işçi sayısına ilişkin kayıtlar oluşturulmasını ve hızlarının, günlük ve görev başına bireysel çıktılarının, işi tamamlamak için gereken araç ve gereçlerin ve belirli bir çabayı gerçekleştirmek için gereken kapasitelerin izlenmesini öneriyor13. Hem Babbage hem de plantasyon yöneticileri ve gözetmenleri için, bu tür bir gözetim, kârı ve üretkenliği arttırmak için kalibre edilmiş farklı şiddet ve disiplin rejimlerinin yanı sıra emek düzenlemelerinin tasarımına ve yeniden tasarlanmasına kaynaklık etmiştir.
Babbage’ın doğrudan veri toplama (diğer adıyla gözetim) çağrılarının ötesinde, çalışmaları işçileri bölmenin ve emek sürecini bölümlere ayırmanın kendisinin daha fazla gözetim sağladığını kabul etmektedir. İş bölümü, işverenlerin ve gözetmenlerin öncelikle belirli bir işin her bir parçasını haritalandırmasını ve belirlemesini, işçilere öncelikle uyumla görevlendiren standartlaştırılmış ve ölçülebilir bir sistem yaratmasını gerektirir14. Bu, çalışma sürecini (ve onu yapan insanları) daha kolay gözlemlenebilir, ölçülebilir ve denetlenebilir hale getirir. Her bir görev ve ona bağlı beklentiler önceden belirlenebilir ve böylece önceden belirlenmiş bir ölçüt veya beklentiler dizisine göre ölçülebilir. Emek sürecinin bölünmesi ve şarta bağlanması, aynı zamanda bu tür bir gözetimin toplamına dayalı olarak “ince ayar” yapılmasına da hizmet ederek, özünde işçileri ölçülebilir, değiştirilebilir ve yukarıdan düzenlenmeye ve yeniden düzenlenmeye uygun olarak gören plantasyon mantığına sahip bir yönetimsel gözetim ve disiplin geri bildirim döngüsü yaratır. Bu tür bir “düzenlemenin” pratikte nasıl işlediği, elbette, köleleştirilmiş Siyahlar söz konusu olduğunda şiddet ve esaret uygulanmasını meşrulaştıran ve doğallaştıran, “özgür” beyaz işçiler için ise bu tür bir vahşeti yumuşatan ırk kategorisi tarafından dolayımlanmıştır.
Bu kayıt tutma ve gözetim uygulamaları, ister birkaç yüz metrelik ister binlerce kilometrelik bir alanda olsun, “uzaktan yönetimi” (veya “yukarıdan denetimi”) de mümkün kılmaktadır. İnsanları ve faaliyetlerini ölçülebilir metalar olarak temsil ederek, denetim uygulamak isteyenler, kararlarının ikincil sonuçları hakkında makul inkar edilebilirliği korurken bunu yapabilirler. Plantasyon köleliği örneğinde, uzaktan yönetim, sahiplere şiddeti ve dehşeti inkar etmek için bir miktar hareket alanı sağladı ve işletmecisinin denetimi altındaki mekanik bir aygıt olarak plantasyonun soyutlanmış bir vizyonunu üretti. Nicholas Fiori, şeker plantasyonlarının işletilmesine yönelik çağdaş bir el kitabından alıntı yaparak bu soyut mekanik denetim fantezilerine değiniyor: “Bütünün [plantasyonun] başarısı, iyi inşa edilmiş bir makinede olduğu gibi, esas olarak ana yayların veya birincil parçaların enerjisine ve doğru şekilde yerleştirilmesine bağlıdır”.
Hem fabrikalarda hem de plantasyonlarda, gözetim ölçümleri, insanların yaşamlarını şekillendiren ve emek sürecini yapılandıran değerleme yöntemlerini bilgilendirdi. Kölelik bağlamında, insan ticaretine konu olan ve köleleştirilen Siyahlar, temel kriteri kişinin algılanan üretken kapasitesinin değeri olan sınıflandırmalara göre sıralanıyor, derecelendiriliyor ve satış veya borç için fiyatlandırılıyordu. Köleleştirilen insanlar insan tacirleri, plantasyon yöneticileri ve kölelikten kazanç sağlayan diğer kişiler tarafından tahmini üretkenliklerine, fiziksel görünümlerine, doğurganlıklarına ve diğer özelliklerine göre değerlendiriliyordu ve “değerlendirmenin temel kriteri yapabilecekleri iş miktarıydı”15.
Babbage ayrıca işçi değerleme mekanizmaları da önermiştir. Emek akademisyeni Harry Braverman’ın “Babbage ilkesi” olarak isimlendirdiği bu ilkede Babbage, karmaşık bir görevi daha basit parçalara bölmenin ve bu daha basit parçaları “düşük vasıflı” olarak tanımlamanın, her bir parçayı gerçekleştiren kişilere daha az ödeme yapılmasını nasıl haklı çıkarabileceğini ayrıntılandırmıştır16. Babbage ilkesinin temelinde, bir işverenin işin ve işçinin değerini tanımlama ve bunu emek sürecinin kapsamını ve yöntemini denetleyerek yapma hakkı yatmaktadır. Babbage’a göre değer biçme, yapılan işin kapsamına göre değerlendirilen “beceri” sınıflandırmalarına bağlıydı — bu kapsam işveren tarafından iş bölümü yoluyla dikte ediliyordu17. Babbage beceriyi tanımlamaya çalışırken açıklayıcı bir totolojiye başvurur: Bir işçinin “becerisi”, işçinin işi için talep edebileceği ücret miktarıyla belirlenir: beceri “bu meblağlarla ölçülebilir”18. Böylece beceri, bir kapitalistin onun için ödemeye razı olduğu para miktarıyla hesaplanabilir. Bu döngüsel tanımla Babbage, becerinin, plantasyon değerlemesi gibi, nihayetinde bir kişinin ne kadar kâr üretebileceğinin varsayıldığının bir göstergesi olduğunu kabul etmektedir. Bu, işi yapan kişinin veya yaptığı işin doğasının değil, sermayenin zorunluluklarının ve yargılarının bir yansımasıdır.
“Beceri”nin Babbage tarafından nasıl kullanıldığını tam olarak anlamak için, Babbage’ın şekillendirmek için çalıştığı yeni endüstriyel emek rejiminin kalbindeki “özgürlük” anlayışına geri dönmemiz ve “beceri”yi sözleşme tarafından garanti edildiği iddia edilen özgürlükle birlikte okumamız gerekir. Natasha Iskander, Katar’daki beceri ve göçmen işçilik politikalarını incelerken, beceri kavramının “özgürlük” kavramıyla sıkı sıkıya bağlantılı olduğunu ve özgürlük kavramının, “özgür olmamanın, vasıfsız olanın temel karakterinin bir yansıması ve hatta işlevi olarak yeniden biçimlendirildiği” emek rejimlerinin temelini oluşturduğunu gösteriyor19. Iskander, beceri tanımlamalarının — ve sermayenin neyin “vasıflı” olup olmadığını tanımlama iddiasındaki gücünün — esaret koşullarını üretmek ve doğallaştırmak için nasıl çalıştığını, “vasıfsızlar” için güvencesizlik ve tahakküm koşullarını meşrulaştıran bir “hak edilmişlik” hiyerarşisi yarattığını aydınlatıyor20. Beceri kavramı ayrıca ırksallaştırılmıştır. “Özgür” emek bağlamında, “beceri” (beyaz) işçilerin sahip olduğu bir şey olarak anlatılır ve bir işçinin kapitalistlerin istediği kârdan düşebileceği ücretin bir göstergesi olarak hizmet eder, teoride pazarlık edebilecekleri veya reddedebilecekleri bir miktar. Plantasyonda, köleleştirilmiş Siyahlara beceri kapasitesi atfedilmedi. Beceriden yoksun olarak anlatıldılar ve sergiledikleri herhangi bir hüner, yine de onları aşağı olarak işaretleyen biyolojik farklılıklara atfedildi, insan marifeti değil, hayvan kapasitesi. Irksal kategoriler, beceri eksikliğini özgür olmamanın ve dolayısıyla Siyahlığın bir koşulu olarak işaretlerken, başlangıçta kimin beceriye sahip olabileceğinin düşünülmesini yapılandırır21.
Babbage’ın beceri kavramını kullanımı, plantasyon teknolojileri tarafından disipline edilmiş olsa da bir “özgür” emek kategorisi yaratma projesinde sözleşmeyle birlikte alışır. Sözleşme ve onun özgürlük kavramları nasıl “özgür” emek kavramının temelini oluşturuyorsa, beceri kavramı da öyledir. Babbage’ın çerçevesine göre, (beyaz) sanayi işçilerinin (bir miktar) beceriye sahip oldukları ve dolayısıyla Siyah kölelere atfedilen özgürlüksüzlük kategorisinin dışında var oldukları varsayılır. Babbage’ın işçileri “vasıfsızlaştırılması” projesinde iş bölümüne başvurması, işçilerin özgürlüğünü (becerilerini) azaltma, ancak ortadan kaldırmama çabası olarak okunabilir. Babbage bunu, işverenlere “özgür” işçilerden mümkün olduğunca fazla “beceri” çıkarmak için emek süreçlerini yapılandırma hakkının yanı sıra “beceriyi” tanımlama hakkını talep ederek başardı. Babbage tarafından teorileştirilen bu tür “vasıfsızlaştırma” uygulamaları, özgürlük varsayımını korurken önemli denetim ve aşağılama becelerine gerçekleştirmeye ve doğallaştırmaya hizmet eder. Ücretlerin ve çalışma koşullarının “beceriye” göre belirlenmesi, bir işçinin ücretinin, çalışma koşullarının ve eylemliliğinin (veya eylemsizliğinin) hak edilmiş (bunu kazandılar) olarak anlatılabileceği bir çerçeve (meritokrasi gibi) yaratırken, sözleşme işçilerin emeğinin gönüllü doğasına ve bunu gerçekleştirmedeki eylemliliklerine (bunu seçtiler) kefil olur. Her ikisine aracılık eden şey, endüstriyel beyaz emeğin karşılaştırıldığı ve her zaman “özgür” kabul edildiği bir karşılaştırma nesnesi işlevi gören Siyahların özgür olmayışı hayaletidir.
Kölelik, İmparatorluk ve Emek Sorunu
Babbage için, Makineler ve İmalatlar Ekonomisi Üzerine’de ortaya koyduğu işbölümü ve gözetimin disipline edici işlevi pişmanlık veren bir işlev değildi. Çalışmasının ulaşmak istediği hedefler, gelişmekte olan kapitalistler için kârın katıksız bir iyilik olduğunu, bunu kesintiye uğratacak her şeyin ise ortadan kaldırılması gereken bir engel olduğunu varsaymaktadır. Bu konuda, İngiliz seçkinlerinin birçoğuyla aynı çizgideydi: 19. yüzyılın başlarında, ülkedeki işçi huzursuzluğu ve Batı Hint Adaları’ndaki İngiliz köleliğinin kaldırılmasının yaklaşması bağlamında emeğin nasıl disipline edileceği acil bir soruydu. İngiliz imparatorluğu’nun geleceği, ekonomik konumunu sürdürmek için gereken üretken kapasiteyi koruyacak bir yanıta bağlıydı.
Bu noktada, Babbage’ın çalıştığı 19. yüzyılın başları ile ortaları arasında sanayi ve kapitalizmi savunmanın sağduyulu bir tutum olmadığını hatırlamakta fayda var. 1830’da, tam da Babbage Makineler ve İmalatlar Ekonomisi Üzerine’yi tamamlarken, Salıncak İsyanı bayrağı altında yeni ve şiddetli bir protesto dalgası ülkeyi kasıp kavurdu. Beyaz İngiliz işçiler tarım aletlerini yaktılar, sanayi makinelerini tahrip ettiler ve sanayileşmenin radikal eleştirilerini dağıtarak, sanayinin geleneksel çalışma biçimlerine saldırısına direndiler22. Böyle bir isyanın başarıya ulaşması da uzak bir ihtimal değildi: Fransız Devrimi’nin aristokrasiyi devirmesi henüz tazeydi ve hem isyancılara ilham verdi hem de tekrarlamasından korkan İngiliz seçkinleri arasında endişeye yol açtı.
İngiliz endüstrisi isyanın gerçekleştiği tek alan değildi. İngiliz köle ticareti 1807’de yasaklandı ve İngiliz Batı Hint köleliğinin resmen kaldırıldığı 1807 ile 1833 arasındaki yıllar, İngiliz plantasyonlarında düzenli ayaklanmaların eşlik ettiği, İngiltere’de sıkıntılı bir tartışma dönemiydi. Bu yıllar aynı zamanda Babbage’ın motorlarını ve işçi denetimi kuramlarını aktif olarak geliştirdiği yıllardı. Birbirini izleyen “isyan ve direniş dalgaları“, plantasyon köleliğinin maliyetini yükseltmiş ve “sermaye hesabının ‘özgür emek’ tarafına kaydırılmasına” yardımcı olmuştu. Aralık 1831 civarında dengeler değişti23. Noel İsyanı olarak adlandırılan olay sırasında, Jamaika’daki köleleştirilmiş Siyahlar, Baptist misyonerlerin de desteğiyle silahlı bir genel grev başlattı. Amaçları beyaz yöneticileri ve gözetmenleri görevden almak ve plantasyonları ele geçirmekti. Thomas C. Holt, Salıncak ve Jamaika ayaklanmaları arasındaki paralellikleri vurguluyor: “İngiltere’nin güney ilçelerindeki yanmış samanlıklar, Jamaika’nın batı mahallelerindeki yanmış şeker fabrikalarını yansıtıyordu”. İngiliz politika yapıcılarını ve sanayicilerini bu yankı çok etkilemişti24. Dahası, İngiltere’deki isyancıların hedeflerinin Fransız Devrimi’nde bir emsali olduğu gibi, Jamaika’daki köleleştirilmiş işçilerin hedefleri de uzak değildi: Fransız köleleştiricilerin kovulması ve devrilmesiyle sonuçlanan Haiti Devrimi birçokları için yaşayan bir hatıraydı.
Britanya’daki işçi isyanlarıyla Batı Hint Adaları’ndaki köleleştirilmiş insanların isyanları aynı olmasa da ve ortak bir amaç etrafında birleşmese de, birlikte İngiliz seçkinleri üzerinde ortak bir baskı oluşturdular. Bu da özel bir dizi soru ve endişe yarattı. İngiliz siyasi sınıfı için, yurtdışında kölelik ve kaldırılması ile yurtiçinde ise artan sanayileşme meselesi “temelinde bir emek sorunuydu”25. “Özgür” endüstriyel emeğin yaşayabilirliği, İngiliz çıkarları için giderek daha merkezi hale gelse bile, o dönemde çözüme kavuşturulmamıştı. Ve İngiliz politika yapıcıları, İngiltere’nin yerini koruması için gerekli ölçek ve standartlarda çalışabilecek işçiler üretme umuduyla, çalışan nüfusları pasifize etmek ve denetlemek için etkili çalışma disiplini modelleri aradılar.
Babbage bu sorulara ve tartışmalara yabancı değildi. İngiliz işçi isyanları hakkındaki görüşleri açık ve iyi belgelenmiş olsa da (şiddetle karşı çıkmış, Luddite’leri özel olarak kınamıştır), kölelik ve ırkla olan ilişkisi çok daha zayıftır. Bu konuya eğilmek, onun çalışmalarını İngiltere’yi çalkalayan çağdaş emek sorunlarıyla ilişkilendirmemize yardımcı olur. Babbage, yazılarında ırk ve kölelikten açıkça bahseder ve en az bir kez kölelik karşıtı pozisyonunu belirtir26. Bu uyumsuz değildir: kölelik karşıtlığı o dönemde ana akım bir görüştü ve onun durumunda, özgürleşmeye bağlılıktan ziyade, “özgür” emek rejimlerinin Britanya imparatorluğuna hizmet edebileceğine inanan iyimser bir sanayi kapitalizmi görüşünü ifade eder27. Burada, Babbage’ın (mucizelerin varlığını matematiksel olarak kanıtlamaya çalıştığı) Dokuzuncu Bridgewater İncelemesi: Bir Parça eserinin ikinci baskısına eklediği bir notu takip eden ikinci bir örneğe odaklanacağız. Notta, 1832 yılında İngiliz Deniz Kuvvetleri’ne köleliğin kaldırılması konusunda Kaptan Hayes tarafından verilen ifadeden köleliğin acımasızlığını tartışan bir bölüme atıfta bulunulmaktadır28. İfadenin kendisi, London Quarterly Review dergisinin Aralık 1835 sayısında yayınlanan Yabancı Köle Ticareti başlıklı uzun bir makaleden alıntılanmıştır.
Bu makale Hayes’in tanıklığından daha fazlasını içermektedir. Özellikle, İngiltere’nin 1807’de kendi köle ticaretini kaldırmış olması nedeniyle, ulusun dünya çapında köleliğin kaldırılması için çalışmasının ahlaki ve ekonomik açıdan zorunlu olduğu yönünde güçlü bir argüman da içermektedir. Bu görüşü destekleyen endişelerin başında, İngiltere’nin köleleştirilmiş emeğin faydalarından uzak durması halinde, uluslararası hakimiyet arayışının engelleneceği ve bunun da “İngiliz üretiminin azalmasına” yol açacağı ihtimali geliyor29. Babbage’ın bu makaleden alıntı yapması, köleliğin kaldırılması tartışmalarında “emek sorununun” merkeziliğini anladığını açıkça ortaya koymaktadır, özellikle de acımasız bir köleleştirmenin yokluğunda, işçilerin kârları tehdit etmeden sermaye için üretmeye devam edebilecekleri şekilde nasıl disipline edilebilecekleri sorusu. Nicholas Fiori bu sürtüşmeyi net bir şekilde ifade etmektedir: “Beyazlatılmış fabrikada, üretimi rafine etmek ve emeği disipline etmek için farklı türde bir aygıta ihtiyaç vardı; plantasyonun şiddetini azaltırken insan ve makine arasında kurduğu ilişkiyi koruyan bir aygıta, bedene üretim makinesinin (sadece) bir başka parçası olarak davranan bir ilişki.”
Bilgisayardaki Plantasyon
Babbage’ın fabrika emek denetimi kuramları geliştirme çalışmaları ve hesaplama motorlarını ömür boyu sürdürmesi, aynı soruyu yanıtlamaya yönelik iki yaklaşım olarak birlikte okunabilir: kapitalizmin ve İngiliz imparatorluğu’nun hizmetinde çalışmanın nasıl standartlaştırılacağı ve disipline edileceği. Babbage modern hesaplamanın şablonunu oluşturan karmaşık motorları inşa etmeye çalışırken30 19. yüzyılın ilk on yıllarını İngiltere ve Avrupa’daki fabrikaları ve atölyeleri ziyaret ederek geçirdi. Bu geziler sırasında yaptığı gözlemler, Makineler ve İmalatlar Ekonomisi Üzerine’nin temelini oluşturdu31. Babbage, motorlarını imparatorluk araçları olarak tasarladı ve kapsamlı hükümet finansmanı taleplerini, İngiliz donanması için seyir tabloları yapımında kullanılacak olmalarında dayandırdı. O dönemde, hatalı seyir tabloları birçok gemi kazasına yol açıyor, bu da ticareti ve bu tür bir deniz gücünün savunduğu imparatorluğu tehlikeye atıyordu.
Babbage’ın motorları ile emek denetimi kuramları arasındaki bağlantıyı anlamak için öncelikle otomasyon hakkındaki görüşlerine bakabiliriz. Babbage’ın zamanında, “motor” terimi “makine” ile eş anlamlıydı ve geleneksel emek pratiklerini dönüştürmek için kullanılan endüstriyel makinelere uygulanıyordu. Babbage’ın motorları, emek otomasyonuna yönelik diğer mekanik araçların yanında yerini alır ve (el emeğinden ziyade) zihinsel emeğin amaca yönelik otomasyonuyla ayırt edilir. Babbage, kendi motorları da dahil olmak üzere otomasyonu genel olarak işbölümüne bağlı olarak anlamıştır32. “İşbölümünün, süreçleri yürütmek için alet ve makinelerin tasarlanmasını gerektirdiğini” gözlemlemiş ve “her bir süreç basit bir aletin kullanımına indirgendiğinde, tek bir hareketli güç tarafından harekete geçirilen tüm bu aletlerin birleşiminin bir makine oluşturduğunu” düşünmüştür33. İşbölümü ve emeğin rasyonelleştirilmesi – iş sürecini (ve bunu yapan insanları) gözlemlenebilir, ölçülebilir ve “yukarıdan” denetlenebilir hale getirmek için belirli bir işin her bir parçasının belirlenmesi – Babbage’a göre otomasyon için elverişli koşuldu. Dolayısıyla, zihinsel emeği otomatikleştirecek motorlar tasarlamak için Babbage’ın öncelikle iş bölümü ve denetim sistemlerini ödünç alması (veya geliştirmesi) gerekiyordu.
Babbage, motorlarının iki büyüm “versiyonunu” yarattı ve her birinin birden yinelemesini yaptı: “Fark Motoru”, ardından kendisinin ve Ada Lovelace’ın “Analitik Motoru”34. Babbage, Fark Motorunu tasarlamak için Fransa’nın önde gelen inşaat mühendisi Gaspard de Prony tarafından oluşturulan iş bölümü şablonlarından yararlandı. Babbage motoru “de Prony’nin sisteminin mekanik benzeri” olarak görüyordu35. Fransız hükümetinin ülke çapında ölçümleri standartlaştırma yönündeki devrim sonrası çabasının bir parçası olarak de Prony, Fransız Kadastrosu için devasa bir karmaşık logaritmik ve trigonometrik tablolar seti oluşturmaya çalıştı. Görevi kabul ettiğinde, de Prony bunu nasıl yapacağından emin değildi, bunu gerçekleştirecek yeterli sayıda matematikçi yoktu. Ancak, hikayeye göre, de Prony Adam Smith’in Ulusların Zenginliği‘nin bir kopyasıyla karşılaştı ve metinden esinlenerek hesaplama görevine iş bölümünü uyguladı. İnsan “hesaplayıcıları” üç hiyerarşik seviyeye ayırdı; en büyük ve “en az yetenekli” seviye altmış ila seksen katipten oluşuyordu (bunların çoğu Fransız Devrimi’nden sonra işsiz kalan aristokrasinin eski kuaförleri)36. Bir avuç “en yetenekli” matematikçi, orta ve alt seviyedekilerin takip etmekle görevli olduğu talimatları geliştirmek için çalıştı. Babbage’ın Fark Motorları açıkça “en az yetenekli” matematikçilerin (altmış ila seksen eski kuaförün) işlerini otomatikleştirmek için tasarlanmıştı; iş bölümü ve denetim şablonlarını kodluyorlardı37.
Babbage’ın ikinci motoru Analitik Motor, Ada Lovelace ile birlikte tasarlanmıştır. Modern hesaplamanın doğrudan öncüsü olan bu makinenin, işbölümünün katı yapılarına dayanan bir başka endüstriyel dönem emek otomasyon cihazına özel bir borcu vardı: Jakarlı Dokuma Tezgahı. Eski mekanik dokuma tezgahı tasarımlarından evrimleşen bu cihaz, karmaşık dokuma desenlerini standartlaştırmak ve uygulamak için delikli kartlar kullanırken, bu desenlerle ilgilenmekle görevli işçileri de sıkı bir düzene sokuyor ve disipline ediyordu. (Aynı adı taşıyan mucit Jacquard, bir keresinde dokuma tezgahı tarafından yerinden edildikleri için öfkelenen işçiler tarafından nehre atılmıştı)38. Dokuma tezgahından esinlenen delikli kartlar, programlanabilir Analitik Motor’un işler hale getirmek üzere tasarlandığı “programı” oluşturuyordu39. Analitik Motorun daha önceki Fark Motoruna kıyasla avantajları, aynı zamanda insan operatörlerinin işlerini düzene sokarken, seleflerinden daha fazla iş yapma (veya otomatikleştirme) kapasiteleri açısından da tanımlanmaktadır. Bu avantajlar üzerine düşünen ve Analitik Motor’un bize en eksiksiz çağdaş anlatımlardan birini sunan İtalyan bilim adamı Luigi Federico Menabrea, motorun de Prony’nin matematik işçilerinin sadece üçüncü değil ikinci kademesinin de yerini alabileceğini öne sürer40. Ayrıca “motor bir kez inşa edildikten sonra … bazı basit notasyonlarla bunların uygulanmasını bir işçiye havale etmenin kolay olacağını” açıklığa kavuşturur. Bu, motorun “uzaktan yönetimi” kolaylaştırmadaki rolüne işaret etmektedir. Motor, gözetmenlerden (“ilk katman”) gelen talimatları kodlar ve işçiler sadece talimatlara uymakla değil, itaati sağlamak üzere programlanmış bir makineye bakmakla görevlendirilir. Burada ima edilen aynı zamanda motorun “masabaşı işlerde” oynadığı roldür: spesifikasyon ve programlama işleri “yukarıdan” “vasıflı” işçiler tarafından yapılırken, motorun kendisi, uzmanlık bilgisi veya “becerisi” olmadan cihazları kolayca denetleyebilecek bir işçiye “emanet edilebilir”.
Babbage’ın her iki motoru da, kendileriyle ilgilenecek işçileri gözetlemek üzere tasarlanmıştı. Babbage’ın süreç boyunca hesaplama sonuçlarını yazdırma ısrarı, tasarım karmaşıklıklarını büyük ölçüde arttırmış ve uygulanabilirliklerini azaltmıştır41. Bu tür refleksif belgelendirme, hataların ayıklanması için yararlıdır. Ama aynı zamanda, tartışmasız bir şekilde, motorları çalıştırmak için istihdam edilecek kişilerin ilerlemesini ve olası yanlış adımlarını kaydeden bir işçi gözetim mekanizmasıdır. Babbage’ın sadece gözetleme dürtüsü değil, daha önce de gördüğümüz gibi, gözetlemeyi otomatikleştirme dürtüsü başka yerlerde de belirgindir. Pek çok mekanik katkısı arasında, bir işçinin varlığını veya yokluğunu kaydetmek için çalışan ve “adamın herhangi bir şeyi kaçırıp kaçırmadığını sahibine bildiren” erken bir zaman saati “tell-tale” de vardır42.
Babbage’ın yazılarının büyük kısmı otomasyon ve makineleştirmeye övgüler dizerken, saydığı yararlar her zaman kapitalistlere tahakkuk eder — otomasyonun “insan ajanların dikkatsizliğine, tembelliğine veya sahtekarlığına karşı” sağladığı disiplin kontrolü de dahil43. Otomasyonun işçiler için olumsuz yanlarını, sadece kısa bir süreliğine, işçi örgütlenmesini de yerdiği Makineler ve İmalatlar Ekonomisi Üzerine’nin bir bölümünde kabul eder. İşçiler greve gittiğinde kapitalistlerin çaresiz kaldığını ve bu çaresizliğin grevdeki işçilerin emeğini ikame etmek i̇çi̇n daha fazla teşvik sağladığını savunur. Bu tür durumlarda, işçilerin yerini almaya yarayan yeni mekanik yenilikler ortaya çıkar ve işverenlerin otomasyon yoluyla grevi kırmasına olanak tanır. Babbage’a göre bu durum, örgütlenmenin ve emeğin geri çekilmesinin, yeniliği teşvik etse bile, işçilere yarar sağlamadığını kanıtlamaktadır44. Burada Babbage’ın, işbölümünün disipline edici özelliklerine dayanan ve bunları genişleten bir denetim aracı olarak otomasyonun kendisinin disipline edici işlevinin farkında olduğu ortaya çıkmaktadır.
Babbage’ın motorlarının mimarisi, emek denetimi kuramlarıyla bağlantılıdır ve motorları, işçileri disipline etmeye çalıştığı çoklu mekanizmalardan biri olarak hizmet etmiştir. Ve daha daha büyük endüstriyel emek disiplini projesinin kökeninde plantasyon mantığı ve teknolojileri yatmaktadır.
Özgürlüğü Yeniden Tanımlamak
Babbage’ın işçi denetimi kuramlarını ve hesaplama mimarilerini birbirine bağlayan tek bir hedef vardır: İngiliz imparatorluğu için üretmeye devam edebilecekleri şekilde sözde “özgür” emeğin disipline edilmesi. Babbage’ın hesaplamaya katkılarını şekillendiren işçi denetimi şablonları, plantasyonda yaratılan ve halihazırda sanayi fabrikalarındaki isyankar işçileri denetlemek için aktif olarak uygulanan teknolojilere dayanmaktadır. Hesaplama, plantasyon teknolojisi ve endüstriyel işçi denetimi arasındaki bağlantılar, günümüzde otomasyon ve hesaplama sistemlerini kimin denetleyeceğinin çok ötesinde sorular ortaya çıkarmakta, iyi niyetli kişiler tarafından denetlenen sistemlerin olumlu sonuçlar üreteceğini varsaymaktadır. Hesaplamanın temel mantığını yapılandıran denetim teknolojilerini inceleyerek ve hesaplama teknolojilerinin çalışmak üzere tasarlandığı elverişli koşullara (ilişkilerimizi ve uygulamalarımızı uyum sağlamak üzere yapılandırdığımız hayali manzaraya) dikkat ederek daha temel sorgulamalara girmemizi talep etmektedirler. Babbage’ın motorlarında gördüğümüz gibi, bu manzara işbölümü, gözetim ve “yukarıdan” denetim plantasyon teknolojileri varlığını varsayar: Babbage’ın motorları yalnızca bu bağlamlar içinde “çalışır”. Hesaplama ve endüstriyel emek rejimleri üzerinde asılı duran plantasyon hayaleti, aynı zamanda “özgür” endüstriyel emeğin koşullarını yeniden gözden geçirme ve bu özel “özgürlük” kategorisinin yaratıldığı ve garanti altına alındığı tartışmalı süreci tanıma ihtiyacına da işaret etmektedir. Bunu yapmak için, “özgür” emeğe musallat olan Siyah özgürsüzlüğünün işaretlenmemiş varlığıyla doğrudan yüzleşmeli ve ırk, emek ve bilişim teknolojileri arasında stratejik olarak koparılmış olan bağları yeniden örmeliyiz. Umudum, bu tür bir analizin değişim için kaldıraç noktalarının belirlenmesine yardımcı olabileceği ve dikkatleri denetim teknolojilerinin kenarlarını kurcalamaktan, özgürlük kategorilerini yeniden tanımlama hakkını talep eden gelecekleri ifade etmeye kaydırabileceğidir.
Meredith Whittaker bir bilim insanı ve uzun süredir teknoloji çalışanı. Çalışmalarında hesaplama teknolojisinin ve onu denetleyen endüstrinin ekonomi politiğini ve toplumsal etkilerini inceliyor.
Kaynak: Logic Magazine, Sayı 19, 17 Mayıs 2023
Görsel: Chris Ballance
- Bu bağlantıyı ön plana çıkaran ve kuramlaştıran bu örüntüye istisnalaa açığız, örneğin: Dan Mcquillan, Yapay Zekâya Direnmek: Yapay Zekayâ Anti-Faşist Bir Yaklaşım (Bristol, İngiltere, Bristol University Press, 2022), 25; Nathan Rosenberg, Kara Kutuyu Keşfetmek: Teknoloji, Ekonomi ve Tarih, (Cambridge, İngiltere, Cambridge University Press, 1994), 24-46; Sun-ha Hong. “Takdir yetkisinin çıkarılması olarak tahmin.” Big Data & Society, 10, no. 1 (2023); Matteo Pasquinelli. “On the origins of Marx’s general intellect.” Radical Philosophy 206 (2019). 43–56; Stein, Dorothy K. “Lady Lovelace’s Notes: Technical Text and Cultural Context.” Victorian Studies 28, no. 1 (1984). 33–67; Schivelbusch, Wolfgang. “World Machines: The Steam Engine, The Railway, and The Computer.” Log, no. 33 (2015). 54–61 ↩︎
- Charles Babbage, On the Principles and Development of the Calculator and Other Seminal Writings, ed. Phillip Morrison and Emily Morrison (Mineola, NY: Dover Publications, 1989), xi. ↩︎
- Tabii ki, bu bölünmenin kendisi endişe vericidir ve genellikle onu gerçekleştirmek için gereken kapasitelerden daha çok emeğin statüsünü ifade etmek için uygulanır. ↩︎
- Bu anlayış ve çerçeveleme için Veena Dubal’a teşekkürler. ↩︎
- Stefan Ouma ve Saumya Premchander’e bu farklı rejimlerin özgünlüğünü korumanın önemini vurguladıkları için minnettarım. Bkz. Stefan Ouma and Saumya Premchander, “Labour, Efficiency, Critique: Writing the Plantation Into the Technological Present-Future,” Environment and Planning A: Economy and Space 54, no. 2 (2021): 413–21.Stefan Ouma ve Saumya Premchander’e bu farklı rejimlerin özgünlüğünü korumanın önemini vurguladıkları için minnettarım. Bkz. Stefan Ouma and Saumya Premchander, “Labour, Efficiency, Critique: Writing the Plantation Into the Technological Present-Future,” Environment and Planning A: Economy and Space 54, no. 2 (2021): 413–21. ↩︎
- Ouma and Premchander, “Labour, Efficiency, Critique.” ↩︎
- Caitlin Rosenthal, Accounting for Slavery: Masters and Management (Cambridge, MA: Harvard University Press, 2018), 14. Akademisyen Simone Browne’un da açıkça ortaya koyduğu gibi, Siyahların gözetlenmesi ve sınıflandırılmasına dayanan bu cezalandırıcı işçi yönetimi biçimleri, “işçi” kategorisinin bu tür rejimlerin tüm sonuçlarını yakalamadaki yetersizliğini vurgulayacak şekilde hayatın tamamına uygulanarak totalleştirici olmuştur. ↩︎
- Thomas C. Holt, The Problem of Freedom: Race, Labor, and Politics in Jamaica and Britain, 1832–1938 (Baltimore: Johns Hopkins University Press, 1992), 38. ↩︎
- Rosenthal, Accounting for Slavery, 100, 112, 119. ↩︎
- Bu, Uber ve Lyft gibi gig ekonomi şirketlerinin dayandığı anlatıya benziyor. Bu şirketlerin pazarlaması, iş modellerini öncelikle yeni bir tür ekonomiye yol açacağını vaat ettikleri yenilikçi teknolojiye dayalı olarak resmetti. Veena Dubal’ın belirttiği gibi, bu teknosevici anlatı, bu şirketlerin işlerini büyütmek için esasen düzenleyici arbitraj ve iş kanunlarına uymamaya dayandıkları gerçeğini maskeledi. Bkz. Veena Dubal, “A Brief History of the Gig,” Logic,May 4, 2020. ↩︎
- Simone Browne, Dark Matters: On the Surveillance of Blackness (Durham, NC: Duke University Press, 2015), 51. ↩︎
- Rosenthal, Accounting for Slavery, 111. ↩︎
- Charles Babbage, On the Economy of Machinery and Manufactures (1832; repr., New York: Augustus M. Kelley, 1963), 65; Rosenthal, Accounting for Slavery, 88. ↩︎
- Ursula M. Franklin, The Real World of Technology (Toronto: House of Anansi Press, 1999), 8. ↩︎
- Daina Ramey Berry, The Price for Their Pound of Flesh (Boston: Beacon Press, 2017), 41. ↩︎
- Babbage, Machinery and Manufactures, 101. ↩︎
- “Usta üretici, yürütülecek işi, her biri farklı derecelerde beceri veya güç gerektiren farklı süreçlere bölerek, her süreç için gerekli olan her ikisinden de tam olarak o kesin miktarı satın alabilir; Oysa işin tamamı bir işçi tarafından yürütüldüyse, o kişinin yeterli beceriye sahip olması, sanatın bölündüğü operasyonların en zahmetlisini gerçekleştirmek için en zor ve yeterli gücü gerçekleştirmesi gerekir.” Babbage, Machinery and Manufactures, 100; Harry Braverman, Labor and Monopoly Capital: The Degradation of Work in the 20th Century (New York: Monthly Review Press, 1998), 55. ↩︎
- Babbage, Machinery and Manufactures, 107. ↩︎
- Natasha Iskander, Does Skill Make Us Human? Migrant Workers in 21st Century Qatar and Beyond (Princeton, NJ: Princeton University Press, 2021), 13, 46. ↩︎
- Iskander, Does Skill Make Us Human?, 14. ↩︎
- Iskander, Does Skill Make Us Human?, 38 ↩︎
- Carl J. Griffin, The Rural War: Captain Swing and the Politics of Protest (Oxford: Oxford University Press, 2012), 5, 192–93. ↩︎
- Holt, Problem of Freedom, 14. ↩︎
- Holt, Problem of Freedom, 51. ↩︎
- Holt, Problem of Freedom, 33. ↩︎
- 1832’de talihsiz görevine aday olduğu bir kampanya etkinliğini kapsayan Times’ın anlık bir kesitinde kölelik karşıtı görüşlerini üstünkörü ifade ettiğini görüyoruz. İrlandalı Katoliklerin İngiltere Kilisesi’ne vergi ödemeye zorlanıp zorlanmayacağına dair bir soruya yanıt olarak, “Bay Babbage onlara Zenci köleliğinden iğrendiğini söyledi; İngiliz işçiyi papaz adaletinin zalim denetiminden kurtarmaya hazır mıydı?” Alıntı: Anthony Hyman, Charles Babbage: Pioneer of the Computer (Princeton, NJ: Princeton University Press, 1985), 84. ↩︎
- İngiltere’deki birçok kapitalist, İngiliz olmayan koloniler tarafından üretilen metalara uygulanan gümrük vergilerini ortadan kaldırma arzusu nedeniyle de köleliği kaldırmaktan yanaydı. Bu gümrük vergilerinin, sanayicilerin ve fabrika sahiplerinin ihtiyaç duyduğu emtia fiyatlarını haksız yere şişirdiği görülüyordu. Bkz. Archana Tewari, “The Reform Bill (1832) and the Abolition of Slavery (1833): A Caribbean Link”, Proceedings of the Indian History Congress 73 (2012): 1140–47. ↩︎
- “The Foreign Slave-Trade,” London Quarterly Review 55, no. 109 (December 1835): 136. ↩︎
- “The Foreign Slave-Trade,” 145. ↩︎
- Smithsonian’dan Joseph Henry, “modern zamanlarda uluslararası ticaretin ana unsurunu oluşturan her şeyin tabloların tamlığına ve doğruluğuna bağlı olduğunu” belirterek bu çalışmanın İngiliz imparatorluğu için önemini vurgulamıştır. Alıntı: Hyman, Charles Babbage, 49. ↩︎
- Babbage, Machinery and Manufactures, iv, 5. ↩︎
- Babbage, Machinery and Manufactures, 164, 173, 174; Adam Smith, The Wealth of Nations (1776; repr., n.p.: Neeland Media, 2004), 22. Smith, bu tür bölünmelerin işçiler için ürettiği vasıfsızlaştırma ve atomizasyonu da takdir etti. Emeğin bölünmesi, iş sürecinin her bir parçasını kendi “kendine özgü ticaretine” dönüştürdü ve işçilerin bir bütün olarak sürecin aksine iş sürecinin bir alt bölümünde yetenekli olmalarına izin verdi. ↩︎
- Babbage, Machinery and Manufactures, 173. ↩︎
- Fark Motoru, navigasyonda çok kullanılan karmaşık matematiksel tablolar üretmek için yararlı olan polinom fonksiyonlarını hesaplamak için bölünmüş farklar yöntemini kullanacak karmaşık bir otomatik hesap makinesi olarak tasarlandı. Analitik Motor, Fark Motorunun yapmadığı esnekliği sunmak için tasarlandı ve onu çalıştıranların motoru delikli kartlarla “programlamasına” izin verdi. Modern bilgi işlem, ancak 1970’lerde delikli karttan uzaklaştı. Analitik Motor, bugün de devam eden dijital hesaplama için temel mimariyi ortaya koyuyor, ayrı bellek (“mil”) ve işleme (“depo”) bileşenleri ve bir giriş/çıkış sistemi sunuyor, hepsi de kartlara kodlanmış programla aracılığıyla düzenleniyor. İkisi de Babbage’ın yaşamı boyunca tamamlanmadı. ↩︎
- Hyman, “Charles Babbage,” 50; James Essinger, Jacquard’s Web: How a Hand-Loom Led to the Birth of the Information Age (Oxford: Oxford University Press, 2007), 62, 73. ↩︎
- Essinger, Jacquard’s Web, 60–62; Babbage, Machinery and Manufactures, 109–11. ↩︎
- Babbage, Machinery and Manufactures, 111. ↩︎
- Essinger, Jacquard’s Web, 40. ↩︎
- Essinger, Jacquard’s Web, 86–88. ↩︎
- Bu içgörüyü Ron Eglash’a borçluyum, “Broken Metaphor: The Master-Slave Analogy in Technical Literature,” Technology and Culture 48, no. 2 (2007): 360–69. See also Luigi Federico Menabrea, Sketch of the Analytical Engine Invented by Charles Babbage, trans. Ada Lovelace (1843; repr., n.p.: Quaternion, 2020), 3. Lovelace, Menabrea’nın makalesinin çevirisine eşlik eden ayrıntılı notlarında okuyuculara, güçleri (emeği otomatikleştirme ve yerinden etme) harika olsa da, Motorun “bizim” denetimimiz altında kalacağını garanti ediyor: “Nasıl gerçekleştireceğini emredebileceğimizi bildiğimiz her şeyi yapabilir.” Burada, başkalarını denetleme ve otomatikleştirme iradesi ile bu otomasyonun potansiyel olarak “onları” olduğu kadar “bizi” de denetlemek için genişleyebileceği korkusu arasındaki gerginliğin mükemmel bir şekilde sarmalandığını görüyoruz. ↩︎
- Hyman, “Charles Babbage”, 51. ↩︎
- Babbage, Machinery and Manufactures, 36. ↩︎
- Babbage, Machinery and Manufactures, 36. ↩︎
- Babbage, Machinery and Manufactures, 162-63. ↩︎