Yapay zekâ düşünecek, robotlar yapacak. Peki, bu düzende insanlar ne yapacak? Teknoloji CEO’larının umurunda mı?
Resim: 2 Mayıs 2025, Şangay, Çin’deki Şangay Uluslararası Otomobil Endüstrisi Fuarı’nda insansı robot performansı. Fotoğraf: Anadolu/Getty Images
İyimser İrade Notu: Bu yazı yapay zekâ ve istihdam konusuna tek bir yönden baktığı, artı değer için canlı emeğin gerekliliğini dikkate almadığı halde önemli bir tartışmanın parçası olduğu için çevirip yayınlamaya karar verdik.
Geçtiğimiz günlerde, San Francisco’daki bir restoranda, bir risk sermayesi şirketinin düzenlediği özel bir akşam yemeğine katıldım. Yemek sonrası konuşan kişi, yapay zekâ girişimini yüz milyonlarca dolara satmış, şimdi de yatırımcılığa soyunmuş bir teknoloji uzmanıydı. Orada bulunan startup kurucularına çok net bir mesaj verdi: Yapay zekâdan kazanılacak para, önceki teknoloji devrimlerinin sınırlı pazarlarını fersah fersah aşacak. Çünkü artık dünyanın dört bir yanındaki işçilerin yerini alabilir, yani onların maaşlarını siz kazanabilirsiniz. Hepsini.
Tüm insan emeğinin yapay zekâ ile ikame edilmesi kulağa bilim kurgu gibi gelebilir. Ama bu, giderek daha fazla sayıda Silikon Vadisi elitinin açık hedefi hâline gelmiş durumda. Ve bu insanlar ne kaynak ne de kararlılık konusunda eksik: Cepleri dolu, niyetleri ciddi. Eğer tüm emeği otomatikleştirmek istediklerini açıkça söylüyorlarsa, ciddiye almak zorundayız.
Bu hedef, genellikle herkesin kolayca tahmin edebileceği nedenlerle yalnızca kapalı kapılar ardında dile getirilir. Sonuçta, insanların işlerini ellerinden almayı planladığınızı açıkça söylerseniz, çoğu anında ayağa kalkar — onları bu kadar hızlı harekete geçirecek çok az şey vardır. Ama geçtiğimiz ay Mechanize adlı bir şirket bu sessizliği bozdu ve herkesin fısıldadığını açıkça dile getirdi. “Ekonominin tam otomasyonu” adını verdikleri bu vizyonla, Google’ın baş bilim insanı Jeff Dean ve popüler podcast sunucusu Dwarkesh Patel gibi Silikon Vadisi’nin önde gelen isimlerinden yatırım almayı başardılar.
Tüm işleri otomatikleştirmek gerçekten mümkün mü? Elon Musk’a göre bu hiç de uzak bir ihtimal değil. Geçen yıl yapay zekâ ve robotların yükselişiyle “muhtemelen hiçbirimizin işi kalmayacak” demişti. Bill Gates de yakında insanlara “pek çok şey” için artık gerek duyulmayacağını düşünüyor. Yapay zekânın öncülerinden Geoffrey Hinton ve milyarder yatırımcı Vinod Khosla da büyük ölçekli bir iş gücü dönüşümünün kapıda olduğunu söylüyor. Üstelik bu isimler, ne konuştuklarını bilmeyen marjinal figürler değil.
Bazı mesleklerin robotlar tarafından ele geçirilme ihtimali oldukça düşük. Örneğin Taylor Swift’in işinden olması pek olası değil. Harry Kane de öyle. Keir Starmer veya henüz seçilmemiş Canterbury başpiskoposu için de aynı şey geçerli. Ünlü sanatçılar, sporcular, politikacılar ve din adamları — otomasyona en dirençli meslekler arasında. Ama ne yazık ki bu işler, hepimiz için erişilebilir değil.
Günümüz teknolojisi henüz tüm insan emeğinin yerini alacak düzeyde değil. Yapay zekâ hata yapabiliyor. Robotlar hâlâ yeterli koordinasyona, el becerisine ve esnekliğe sahip değil. Bu da en azından bir süreliğine insan emeğini vazgeçilmez kılıyor. Ama şunu da unutmamak gerek: Mevcut teknoloji bile halihazırda pek çok işi yapabiliyor. Ve gelişimin bu hızla devam edeceğine dair güçlü işaretler var.
OpenAI’nin geliştirdiği büyük dil modellerinden GPT-4, 2023 yılında ABD baro sınavında en başarılı %10’luk dilime girmeyi başardı. En yeni modeller, kodlama konusunda kendi geliştiricilerinden bile daha iyi performans gösteriyor. ChatGPT piyasaya sürüldüğünde serbest yazarlık işleri ciddi biçimde azaldı; yapay zekâ destekli görsel üretim araçları grafik tasarım sektörünü de benzer şekilde etkiledi. San Francisco’nun sokaklarında artık sürücüsüz araçlar dolaşıyor. OpenAI CEO’su Sam Altman’ın sözleriyle: “Bazı işler kesinlikle yok olacak. Bu konuda şüphe yok.”
Yapay zekâ manşetlerde sıkça yer alırken, robotlar da hızla gelişiyor. Yapay zekâ beyaz yakalı işleri hedef alırken, robotlar fiziksel emeği dönüştürüyor. İnsana benzeyen bir robot BMW fabrikalarında test ediliyor; bir diğeri ise genellikle mağaza çalışanlarının yaptığı 100’den fazla görevi başarıyla yerine getiriyor. Şirketler bu yıl robotları evlerde denemeye başlamayı planlıyor. Silikon Vadisi’nin işgücü vizyonu basit: Yapay zekâ düşünecek, robotlar yapacak. Peki, bu düzende insanlar ne yapacak?
Yapay zekâ araştırmacıları yakın zamana kadar yapay genel zekânın (YGZ) — yani insan seviyesinde tüm bilişsel görevleri yapabilen bir yapay zekânın — çok uzak bir ihtimal olduğunu düşünüyorlardı. Ancak artık bu görüş değişti. Google DeepMind’ın başkanı Demis Hassabis, YGZ’nin “çok yakında” gerçekleşeceğine inanıyor ve beş ila on yıl içinde gerçekleşmesi onu şaşırtmaz.
Elbette bu tahminler yanlış çıkabilir. Belki yapay zekâda bir durgunluk yaşanacak, sohbet robotlarının gelişimi yavaşlayacak, robotlara olan ilgi azalacak ve yatırımcılar başka teknoloji alanlarına yönelecek. Bunu pek olası görmesem de mümkün. Ama asıl önemli olan bu değil. Asıl sorulması gereken, teknoloji CEO’ları ve milyarlarca dolarlık fonların neredeyse tamamen işgücü otomasyonuna yönelmesinin neyi amaçladığı ve bizim, yani sıradan insanların, bu konuda ne hissettiği.
En iyimser yanıt, emek gücünün yerini teknoloji ve yapay zekânın aldığı bu yeni dönemin muazzam bir ekonomik büyüme ve küresel yaşam standartlarında önemli bir iyileşme getireceğine gerçekten inanıyor olmalarıdır. Ancak asıl sorulması gereken, tarihsel deneyimler ışığında bu büyümenin faydalarının gerçekten eşit şekilde dağıtılacağını neden umut etmeliyiz?
Daha az iyimser yanıt ise bunun her zaman olduğu gibi parayla ilgili olduğudur. Risk sermayedarı Marc Andreessen bir keresinde meşhur bir söz söylemişti: “Yazılım dünyayı yiyor.” Şimdiye kadar yazılımın yiyebileceği çok şey vardı. Hangi yazılımı yaparsanız yapın, çoğu işi yapmak için hâlâ insanlara ihtiyaç vardı ve işgücü piyasası hırslı teknoloji yöneticileri için erişilmezdi. Ama artık Silikon Vadisi bambaşka bir fırsat görüyor: Üretim araçlarının tamamını kontrol etme şansı. Ve eğer bu fırsatı yakalamaya çalışmasaydı, Silikon Vadisi bugünkü haline gelemezdi.
Ed Newton-Rex, yaratıcıların haklarına saygı gösteren üretken yapay zekâ şirketlerini sertifikalandıran kâr amacı gütmeyen Fairly Trained‘in kurucusu ve Stanford Üniversitesi’nde misafir akademisyendir.
Kaynak: The Guardian, 12 Mayıs 2025